Türkçe change

Error

×

Önsöz

Main page / Ana Sayfa / Seçilim-2005. Açık Şuura Giden Yol / Önsöz

Önsöz

Eğer bir başarısızlığa uğramış olursa, o, her halde, büyük işler yapmaya cüret ettiği zaman ona uğramış olur, demek, ona hiçbir zaman ne zaferleri, ne yenilgileri tanımamış olan soğuk ve ürkek canlar arasında yer ayırt edilmiş olmaz.

Theodore Roosevelt

Contents

    Benim adım – Bodhi.

    Bu kitap, pratik bir kılavuzdur. Onda, eğer samimi ve ısrarlı bir şekilde izleyecek olursa, her insanı en kısa ve açık bir yoldan ıztıraplardan (negatif duygulardan, yalancı mefhumlardan, mekanik isteklerden, tatsız hislerden) kurtuluşa, keşiflerle, esinli sezgilerle dolu bambaşka bir hayatın başlangıcına getirecek metotlar anlatılmıştır.

    Kitap, çağdaş hayata adapte edilmiş ve oldukça detaylaştırılmıştır, çünkü ben, okuyucuda gerileme ve eski sönük hayatına dönüş ile sonuçlanan basit bir duygu aktivitesini çağırmak istemiyorum, esinli sezgilere giden düz yola kesin olarak işaret etmek istiyorum.

    En küçük hedef, ölüm anında şuurun açıklığı tamamen muhafaza edilecek öyle bir hale ulaşmak ki, bu, doğuşlar arasındaki hallerde ve daha sonraki doğuşlarda da pratiğine devam etmek imkanını verir, aralıksız, kederlenmeye düşmeden, ES’lerin sürekli belirmelerinde, ıztıraplardan tam kurtuluş halinde bulunarak. Buna ulaşmış insan ile sıradan insanlar arasında yatan o muazzam uçurumu ifade etmek zordur.

    2000 yılında, bu kitabı yazmaya başladığım zaman ben, bunun boşuna olmadığını, bir zamanlar bir kimsede onun bir yankı, yaşanmak çok istenen o şeyin “tanınmasını” uyandıracağını ümit ederdim. Bu, ne zaman ve nasıl olur – ben bilmiyordum. 2005 yılına kadar kitabı tamamen veya kısmen binlerce insan okudu, onlardan yaklaşık iki yüzü benim anlattığım metotları uygulamayı denediler ve birkaç on tanesi hayatlarının nasıl değiştiğine o kadar kapıldılar ki, şu an ıztırap yetiştirmeye dönüşü kendilerine artık tasavvur etmiyorlar. Kitabımın kitlesel olarak ancak bin veya iki bin yıl sonra aranabileceğinin bilincindeyim, o zamana kadar ise ancak nadir kimseler özgür varlıklar olmak ister, ve asıl onlar içindir bu kitap – esinli sezgilerin dünyasında seyyah olmak isteyenler için, şimdi, veya 20 yıl, veya 2000 yıl sonra.

    Kitabımın varlığının kendisi, günümüz insanların çok büyük sayısında olumsuz bir tutum uyandırıyor – ölçülü şüpheden kuvvetli bir kine kadar. Bu, hem negatif duyguları yaşamaya devam etmek isteyenler (ki ben, onları gidermek için düz bir metot veriyorum), hem sayısız dogmalara batmış olanlar (ki ben, tüm dogmaların, şahsi tecrübeye dayanmayan herşeyin dağıtılması için düz bir metot veriyorum; açık serbest düşünceyi geliştirme metodunu), hem kendilerini herhangi bir dine bağlı sayanlar (ki ben, herhangi bir insanı dini enstitülerden ve diğer aracılardan bağımsız olarak esinli sezgilere ulaştıran bir metot veriyorum), hem de, kendilerini ezoterik sayanlar (ki, bütün “ezoterik” ilimler aydınlanmaya giden yolun aşırı uzun ve zor olduğunu dikte ediyorlar, ben ise çok basit ve anlaşılır bir metot veriyorum, bu metot en kederlenmiş insanı bile acılardan kurtuluşa ve daha sonraki yoluna artık serbest bir varlık olarak başlamasına sadece birkaç yıl ısrarlı çalışma içinde getirebilir!). Benim bir “türedi” olmam, diplomalar sahibi, “gizli okullar” mezunu olmamam, hiçkimseden ders almamam, otoritelere dayanmamam, kutsal yazılara atıfta bulunmamam ve, buna rağmen – ısrarlı bir çalışma ile, açıklığa ve ıztıraplardan kurtuluşa olan samimi bir heves ile – bulduğum Açık şuura giden düz yolu teklif etmem  “ezoteriklerin” özellikle sinirlerine dokunuyor. Benim, bu yolu teklif etmek için yetkimi tasdik eden itimatnamelerim yoktur ve ben, ancak sevinçli arzu ve tecrübeye – benim ve diğer pratik edenlerin tecrübelerine – dayanarak hareket ediyorum.

    O kadar çeşitli “akıllı” kitaplar yazılmıştır ki… fakat onlardan herhangi birinin okunmasından sonra en azından üç soru ortaya çıkıyor:

    1) Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Küçük, fakat çoğu kez aşılması imkansız engelleri nasıl aşmalı?

    2) Eğer kitapta – neyi ve nasıl yapmalı diye – herhangi bir tavsiye veriliyorsa,  ortaya ikinci soru çıkıyor: niçin? Neden özellikle bu? Şu veya bu çalışmaları uygulamak için bir sürü zamanımı harcadıktan sonra sonuçta kendim için çekici olacak bir şeyi elde edeceğimden ben nasıl emin olabilirim?

    3) Daha sonra neler yapılacak – bunu nasıl anlamalı? Talimatların kaynağına mı bağlanmalı?

    Benim kitabımda birinci soruya cevap vardır, ikinci soru ise kendiliğinden düşüyor, çünkü, birincisi, gayretlerin yerine getirilmesinde sen, telkinle değil, inançla değil, sadece beklentinin eşlik ettiği sevinç verici bir arzuyu kılavuz ediniyorsun, ve böylece sen, çalışmalardan hemen şimdi zevk alıyorsun, onların sonucuna bağlı olmadan. İkincisi, senin gayretlerinin sonuçları derhal görünüyor ve sen, onlardan hemen şimdi zevk alıyorsun – eğer hemen şimdi negatif bir duyguyu giderdiysen, esinli sezgilerin fışkırmasını da derhal yaşarsın.

    Üçüncü soruya değinirsek, benim pratiğimle uğraşırken sen kendin, kendi pusulan oluyorsun, metotlarda tam bir açıklığı elde ediyorsun, sevinçli arzuları ve senin için çekici olan hallere doğrudan doğruya götüren diğer esinli sezgileri yaşıyorsun. Benim yolum, ıztırapları direkt gidermek ve esinli sezgilere karşı hevesi yetiştirmekten ibaret. NEGATİF DUYGULARI YAŞAMAYA BIRAKMAK MÜMKÜNDÜR – bastırmak değil, temize çıkarmak değil, “olduğu gibi kabul etmek” değil, asıl yaşamamak.

    Himalaya dağlarında bilge bir hocanın rehberliği altında açık şuura doğru ilerleyebileceğini hayal etmek yerine hemen burada ve şimdi şuurun sonsuz, sevinç verici, sürükleyici seyahatinde hareket edebilirsin.

    Çok kederli bir varlık olmak mümkündür – nefret etmek, kıskanmak, imrenmek, birinin ölümünü istemek, hoşgörüsüz, açgözlü olmak vs. Ve yine de çıkış yolu vardır, eğer senin için çekici olan kavrayışları yaşamak isteğin ve pratik adımları yapmak isteğin varsa. Madem böyle bir duruma düştün, onu konstrüktif bir biçimde karşıla. Neden böyle oldu – önemli değil. Anlamak gerekir – şimdi ne yapmalı, ve onu yapmaya başlamak.

    Batı insanı – artık eylemcidir: araba için, ev için ve “her saygıdeğer insan gibi olmak” amacı için o, bütün hayatını koymaya hazır, bu yapay, ona empoze edilmiş amaçlar uğruna içinde canlı olan herşeyi baskı altında tutuyor. Onlarca yıl edepler uğruna evliliğini devam ettirmek mümkün, ev ve son marka araba için ise onlarca yıl hiç dinlenmeden işyerine devam etmek mümkün. Çağdaş batı insanı üstesinden gelmesini bilir. O – bir askettir, fakat bu asketizm çarpıktır, çünkü insanlar çekici kavrayışları yaşamak yolundaki engelleri aşmıyorlar, tam tersine – onlar kendi sevinçli arzularını aşıyorlar. Çağdaş insan – gayretkeştir, ancak bu gayretkeşliğin amacı saçma, dışarıdan empoze edilmiş ve onu aralıksız devam eden ıztıraplara götürüyor.

    Bazen hususi bir “tanıma” hissi ortaya çıkıyor, çoktandır kendi kendine söylemek istediğin, ona inanmak istediğin şeye sanki değindiğin zaman, onda gergin bir hakikat, büyük ve sağlam bir gerçek hissediliyor, ve o zaman gayret etmek daha kolay, kuvvet de, inanç da bulunuyor. Etraftaki dünyanın baskısı kimi zaman çok büyüktür ve, başka türlü yaşamak, başka türlü duymak mümkün olduğuna, hayatın aslında bambaşka, gerçek olabileceğine inanmayı bırakmak mümkündür. Ben, bir kimsenin okuması ve anlaması için yazıyorum – böyle bir hayatın imkanı vardır, bu uygulanabilir, şu insan böyle yaşıyor – en sıradan bir insan, iki kolu, iki ayağı ve bir kafası olan bir insan, diğer insanlar, onun pratiğini izleyenler de böyle yaşıyorlar – demek bu, aynısını samimiyetle  heves eden herkes için mümkündür. Bu kitap – bu gerçek, canlı “nasıl yaşamak mümkün” örneğini göstermek için sevinçli bir arzunun ifadesidir. Ben, kendimi parmakla göstermekten ve şunu söylemekten çekinmiyorum – bak, ben başka türlü yaşıyorum – ben, işte böyle yaşıyorum, ve sen de böyle yapabilirsin, senin de önünde bütün bunlar açık – sana zayıf, akılsız, haksız, günahkar vs. diye, sen şunu-şunu ve şunu-şunu “yapmaya mecbursun” diye telkin edilen herşeyi boşver. Esinli sezgilerin dünyasında seyahat etmeye götüren pratiği uygulayabileceğinin bilincinde ol.

    Kitabım, benimle şu aşağıdaki görüşte hemfikir olan herkes için tahsis edilmiştir: kendin için nasıl bir yol seçtiğine bakmadan, çok ağır kederlenmelerden (negatif duygulardan, mekanik kavramlardan, mekanik arzulardan) kurtuluş, seçtiğin yolda ilerlemek için her halde sana yardım edecektir.

    Benim hayatımı, pratiğimi, diğer pratik edenlerle temaslarımı “içten” tanıyan, düşünülmüş eleştiri girişimlerini açık bir yalan ile değiştirerek beni ve pratiğimi yerden yere vuran insanlar artık bir yerlerden ortaya çıkıyorlar. Düz yol pratiğinin “erbapları” da, yorumcuları da ortaya çıkacaktır, onlar terimlerle söz cambazlığı yapacak, onu “ıslah edecek”, onu “daha kesin ve daha net bir biçimde tasrih edecekler”, yüksekten eleştiride bulunacaklar, diğer pratik edenlere yardımlarını teklif edecekler, kendilerini ya benim öğrencilerim, ya pratikteki partnerlerim, ya da benim tarafımdan artık anlamalarında hiçbir tasdik gerekmeyecek kadar mükemmel bir şekilde tüm yazılanları anlayan pratikçiler olduklarını beyan ederek. Hatta, benimle özel temasları muğlak bir şekilde ima eden, kendilerini benim eski öğrencilerim veya ortak yazarlarım olduklarını ilan edenler bile ortaya çıktı. Yalanı yalanlamak – anlamsız bir iştir. Birincisi, o her zaman, yalanlamak mümkün olacağından daha çok sayıda ortaya çıkacaktır, ikincisi ise, buna zamanımı harcamak istemiyorum. Kitabımın içeriği ona aktüel gelen biri, neyin ne olduğunu kendisi çok kolay anlar.

    Ben, pratiğin teknolojisini taşıyanların, esinli sezgileri taşıyanların daha çok olmaları için, onların birer eksper, birer etalon, başlayanlar için birer danışman olmaları için gayret ediyorum. Ve böyle insanlar ortaya çıkıyorlar – onlar, kendilerine “surat” adını veriyorlar, çünkü “surat” kelimesi hayvanlara karşı duydukları o şefkat ve sempatiyi çağrıştırıyor. “Suratları”, “surat olmayanlardan” ayırt ettiğim ölçütlerin net bir anlayışı vardır bende. Daha biz, “kuyruk” terimini kullanıyoruz, pratikle uğraşan, fakat suratı surat yapan o samimiyeti, kararlılığı, sebatı, açıklığı, ES’lere hevesi henüz kazanmamış, ancak buna ulaşabileceğini düşünmek için sebepler bulunan bir insan için böyle bir terimi kullanıyoruz.

    Eğer sen, DYP ile ilgili sorularında danıştığın kişinin surat veya kuyruk olduğunu veya onun kederlenmede en azından sana eşit olan bir kişi olduğunu kesinleştirmek istiyorsan, bunu mail aracılığıyla bana sorabilirsin.

    Bu kitap, benim www.bodhi.ru adlı sayfamda bulunuyor ve zaman zaman real rejimde yenileniyor. Aynı sitede diğer pratik edenlerin makaleleri, “Mayya” kitabı ve başka materyaller de bulunmaktadır. Pratik ile uğraşmaya başladıysan ve diğer pratik edenlerle irtibatta bulunmak isteğin varsa – bu sitedeki konferansa katılabilirsin.

    Önceleri, kitabı yazmaya yeni başladığım zaman, sanıyordum ki, eğer herkesin kullandığı kelimeleri kullanırsam, bu kelimelerin belirli bir mana taşıyıp taşımadıklarına bakmadan, okuyucuya , en ufak bir açıklık ile olsa da, bari bir şeyler ulaştırabilmek daha kolay olur, onun bundan önce tüm karşılaştıklarından çok farklı olan fikirleri hemen reddetmemesi için, sonra ise pratiğin kendisi onu düşüncelerinin tasfiyesine başlamasına kadar değiştirir. Şu an yaklaşımımı değiştirdim, çünkü, birincisi, böyle bulanık bir anlatma tarzı şahsen benim hoşuma gitmiyor, ikinci olarak da, pratikle aktif bir şekilde uğraşan insanların ne de olsa ortaya çıktıklarına kanaat getirdim ve onlar için kitabı son derece açık yapmak istiyorum. Onun için şimdi ben kitabı tamamen yeniden düzeltiyorum ve, okuyucu sayısının azalacağını anlıyorum , çünkü okuma esnasında kabarcıklı izlenimleri yaşamak imkanı azalır, ama buna karşılık kalanların kalitesi yükselir, bana ise bu uygun düşer, dikkatimi gerşekte ıztıraplarına son vermek istemeyenlere dağıtmamak için.

    Ben, her birinin kendi ağırlığını taşıyan birkaç kitap yazmaya karar verdim: “Açık Şuura Giden Yol”, kuru bir talimat, bir rehber kitabı olacaktır. “Mayya” kitabında biz Skvo ile daha sanatsal bir biçimde pratikçilerin hayatını tasvir ediyoruz, ki bu, kuru talimata nazaran daha çok izlenim verir. “Kaplan İle Hamle”, Mayya’nın taşıdığı fonksiyonu taşır, fakat daha çok gençler için uygun olan bir anlatımda. Cinsel CD’ler hakkında hikayeler derlemesi – cinsel gelişme ile çok ilgilenen ve cinsel arzularını kendilerini değiştirmek için bir itici güç olarak kullanmaya mütemayil olanlar içindir, ve bu derlemede o, cinselliği geliştirme, seks ile ilgili veya cinsellik zemininde çok iyi açığa çıkarılan kederlenmeleri aşma alanında pratik tavsiyeleri bulduğu gibi, izlenimleri de bulur. “Pratikçilerin makalelerini derleme kitabı”, suratların pratiklerinde karşılaştıkları dar meseleleri daha detaylı aydınlatmak için tahsis edilmiştir. Ve saire. Ben, tam bir kitap dizisi çıkarmaya karar verdim (hem, birçok suratlar da yazmayı severler) ve, her kitap, eserin her unsuru, kendinde, farklı kabuklara bürülü pratiğin “çekirdeğini” taşıyacaktır. Fiilen ben, yeni bir kültürü inşa etmek istiyorum – ND’lerden, mefhumlardan özgürlüğünün içinden büyüyen, kökünü esinli sezgilerden, sevinçli arzulardan alan bir kültürü.

    Kitabımı düzeltirken ben, neden ben erkek okuyucuya hitap ediyorum diye kendime bir soru sordum. Böyle alışılagelmiş, fakat tecrübe gösteriyor ki, DYP’yi aktif ve samimi olarak pratik edenler – genellikle kızlardır. Bunu ne ile açıklamak, ben bilmiyorum. Belki, erkeklere kabul ettirilen o sosyal rolün ve onunla ilgili mefhumların ve ND’lerin kızlarda olduğundan çok daha öldürücü olmasıyla mı? Erkek – bu, aşırı bir kendi önemlilik duygusu, hemen hemen bir üstünlük kompleksi, agresyonu ve bundan kaynaklanan kalınkafalılığı olan bir insandır. (“Aptallık” – entelektüel çalışmada bir yatkınlık yokluğu, “kalınkafalılık” ise – negatif duygulardan dolayı tutarlı ve net bir biçimde akıl yürütmek yeteneksizliğidir, onun için çok gelişmiş entelektüeller bile genellikle son derece kalınkafalıdır). Kızlar ise daha sık kendi kusurluluk duygusunu, kendine acıma, tereddüt duygularını hissediyorlar, bu da ortalama olarak daha az öldürücü bir yük oluyor. Her nasılsa ben, erkek okuyucuya değil de, kadın okuyucuya hitap etmeyi kararlaştırdım, çünkü oluşmuş stereotipi izlemek için herhangi bir sebep görmüyorum. Bunun, erkekler tarafından özellikle çok istihkara sebep olacağından şüphe etmiyorum, çünkü, bu ne kadar gülünç olsa da, onların hemen hemen hepsi kendilerini samimiyetle “ileri” ve “akıllı” sayar, aynı zamanda kızlar onlar için – ikinci sınıf.