Türkçe change

Error

×

Etkili Pratik Stratejisi

Main page / Ana Sayfa / Seçilim-2005. Açık Şuura Giden Yol / Etkili Pratik Stratejisi / Etkili Pratik Stratejisi

Contents

    Kısmın içeriği:

    06-01-01) Etkili pratik – bu, küçük geri dönülmez değişimler pratiğidir.

    06-01-02) “Avcı ve natüralist” tutumu.

    06-01-03) İnceleme.

    06-01-04) Ejderha şeması, çizgiler, yapraklar ve çiçekler.

    06-01-05) Sınırlayıcılar ve muhafızlar.

    06-01-06) Pozisyonlar ve haller.

    06-01-07) Kişiliğin değiştirilmesi. İnsanlara bağlılık.

    06-01-08) Sosyal deneyler.

    06-01-09)Tasvirler ve saptamalar. Biçimsel pratikler.

    06-01-10) Stalking ve asketizm.

    06-01-11) Tamamlamalardan ve dışa itmelerden kurtuluş.

    06-01-12) Yörüngeler.

    06-01-13) Ek § – önceki paragraflara girmemiş pratikler listesi.

     

     

    06-01-01) Etkili pratik – bu, küçük geri dönülmez değişimler pratiğidir. Ciddi bir ilerleme, çok büyük işler meydana getirmek spazmodik arzusu kesildiği zaman ve sen, küçük olsa da, ancak somut olan adımları, alışkanlıklarını, algılarını sıra ile değiştirerek, atmaya başladığın zaman, işte o anda başlıyor. Her böyle bir adım, şu aşağıdaki özelliklere sahiptir:

    1) Asıl neyi yapmak istediğine dair tam, yüzdeyüz bir açıklık vardır.

    2) O küçüktür, onun için bunu yapabileceğinden şüphe yok (veya hemen hemen yok).

    3) Bu adımı yapmak için sevinçli arzu vardır. O, KÖD ile motive olmuş değildir, çünkü KÖD, küçük bir adım gibi böyle “önemsiz” bir gıda ile tatmin olmaz.

    4) Sonuca ulaştıktan sonra zafer vardır, önceden tatma ve önceden sezme, sebat ve azim kuvvetlenir.

    5) Çoğu zaman yeni bir açıklık meydana gelir, yeni ES’ler tezahür edebilir.

    Küçük adımlar pratiği tecrübesine sahip olur olmaz, büyük ve önemli işler hakkındaki haris, ancak kısır hayaller hemen zayıflıyor, aynı zamanda önceden tatma, önceden sezme, coşku, sebat ve azim kuvvetleniyor.

    Kederlenmeler içinde çok derin saplanıp kalmış olan ve aydınlanmış olarak ancak görünmek isteyen insanlar, küçük sonuçları önemsemezler, onlara yüksekten, istihza ile bakarlar. Pratiklerinin sonuçları hakkında sorulduğunda, böyle insanlar (bunun yanında bir sinirlenme duyarak) “ancak kedilerin çabuk doğurdukları”, pratiğin ise herhangi bir sonuca çok ve çok yavaş getirdiği gibi bir cevap verirler. Eğer, bilgisayarda yanlışlıkla basılan düğmeden kaynaklanan bir sinirlenmeyi kusursuz gidermesini öğrendiğini söylüyorsan, cevap olarak bunun sonuç değil de, bir hiç olduğunu, onun çok başka planları olduğunu, böyle ufak tefek şeylerin onu ilgilendirmediğini, tam bir aydınlanmaya yöneldiğini işitiyorsun. İnsan, ne kadar daha çok samimiyetsiz, yalancı ise ve kederlenmelere ne kadar daha çok tutunuyorsa, somut küçük adımlara o kadar daha az önem verir.

    Rezonans eden imaj: geniş bir kumaş şeridinden ucundan tutup çıkarılan bir iplik. Sen, bir yerde çekiyorsun, oysa kumaşın tamamı seyrekleşiyor, her yerde daha büyük bir hürriyet alanı meydana geliyor. Küçük geri dönülmez bir adımı yaptığın zaman, bunun senin hayatının diğer taraflarını da etkilediğini keşfediyorsun. Küçük geri dönülmez bir değişimi meydana getirerek, diğer kederlenmeleri de biraz gevşetiyorsun sanki, ES’lerin yoğunluğu ve keskinliği ise artıyor.

    Kendine daima hesap ver – çözmeyi önceden tattığın hangi somut problemler şu anda, bugün, bu hafta senin önünde duruyor

     

    06-01-02) Sıkılaştırma pratiği prosesinde ben azami derecede konsantre olmak, bir saniyeyi bile kaçırmamak istiyorum, çünkü asıl bu saniye içinde ND sızabilir. Böylece, “avcı ve natüralist” tutumu geliştirilir: en ufak ND’lerin avcısı ve, avcı, her giderme eylemini saptayarak, tutkulu ve uzlaşmaz bir şekilde ND’leri arayıp giderdikçe, küçük fışkırmalarla meydana gelen ES’leri gözetleyen genç bir natüralist.

    Sıkılaştırma pratiği esnasında şu aşağıdakiler meydana gelebilir:

    *) Can sıkıntısı (zira ben, alışmış olduğum izlenimlerden yoksun kalıyorum) – avcının ağzına gider

    *) İzlenim arzusu – ND (avcının ağzına gider) ve, avcının başarılı çalışmasından, ES fışkırmalarından doğan PD (natüralisti desteklemeye gider, bu destek mekanik olsa da) olarak ikiye ayrılır

    *) KO (kaotik oyalanmalar)’dan dolayı sürekli meydana gelen ND’ler. Önceleri ben onları farketmiyordum, şimdi ise birçok KO’nun ancak sıkılaştırma mikroskopu yardımıyla farkedilen ND kaynakları olduğunu görüyorum (avcının ağzına gider)

    *) ES’lerin meydana gelmediğinden dolayı ND (avcının ağzına gider)

    *) ES’leri beklemekten, onların meydana gelmesinden, sıkılaştırma prosesinden dolayı önceden tatma (natüralistin himayesine gider).

     

    06-01-03) İnceleme – bu, objeye yönelik bir açıklığa ulaşma amacını taşıyan hareketler toplamıdır. İnceleme, keşif araması ve keşfin yapılması her zaman önceden tatma ile eşlik edilir. Özellikle parlak bir önceden tatma, ES esnasında, özellikle bundan önce bilinmeyen bir ES esnasında ve de ES’i inceleme esnasında meydana geliyor, onun için ES’in, onu incelemek sevinçli arzusuyla rezonans etmesi şaşırtıcı değildir, bu da, kendi tarafından, açıklığın meydana gelmesine ve ES’ler dünyasındaki seyahatin hızlanmasına getiriyor.

    İncelemenin unsurları:

    1) Net ve mümkün olduğu kadar somut bir şekilde incelemenin objesini, konusunu belirlemek.

    2) İncelenen obje ile ilgili olan ve sonuç verici bir inceleme için önemli olabilecek herşeyin listelerini oluşturmak ve devamlı onları yenilemek.

    3) İncelenen hali, prosesi birçok defa tekrar yaşamak.

    4) Algıları, prosesleri ayırtetme gayretlerini yapmak.

    5) Yeni algılar keşfedildiğinde – bu, ister ussal bir açıklık, ister de yeni bir ES olsun – onları titizlikle kaydetmek, tasvirlerini oluşturmak.

    İnceleme prosesinin tümü boyunca “avcı” ve “natüralist” aktif halini sürdürmek.

     

    06-01-04) Düz yol pratiğine bir bütün olarak bakmak yöntemlerinden biri – en önemli unsurlarını içeren bir şemayı oluşturmaktır. Mesela – ejderha şeması:

    1) Ejderha şemasının esası – “avcı” ve “natüralist”.

    2) Avcı ve natüralist kusursuzdurlar (yani, onların faaliyetleri azami derecede etkilidir), eğer onlara şu dört nitelik özgü ise:

    *) dikkatlilik [avladıkları şeye karşı dikkatli oluş]

    *) azim [kendi faaliyetlerini gerçekleştirmede azimli oluş]

    *) sebat (yani, uzun bir zaman içinde hareket etmek yeteneği)

    *) önceden tatma [av sonucunu önceden tatma]

    (Bu 4 nitelik, ilgili hattan olan her türlü ES’i belirtir).

    3) Avcı ve natüralist, dört niteliğin parlaklığını artırır, eğer dört elverişli faktör tezahür edilmişse:

    *) ES’leri doğurma gayretleri.

    ES’leri doğurma, en doğrudan desteği “önceden tatma” niteliğine sağlar.

    *) listeleri, tasvirleri inceleme, kaydetme ve düzeltme. Bunlar, cari pratik ile ilgili olan herşeyin listeleridir – sevinçli arzular, esinli bazın (yani, en azından ara sıra tezahür eden ES’lerin) terkibi, esinli faktörler, biçimsel pratiklerin kaydedilmesi, ortaya çıkan hipotezler, ES’lerin rezonanslı tasvirleri v.s.

    “Listelerin kayedilmesi”, en doğrudan desteği “dikkatlilik” niteliğine sağlar.

    *) “kamçılama”. Yavaş yavaş elverişsiz faktörlerin etkisi sonuçları birikebilir – ES’lerin yoğunluğu azalır, açıklık bulanır, memnunluk ve aleladelik kuvvetlenir, ben ise bunları farketmeyebilirim de – bu, çocukla beraber yaşadığın zaman onun nasıl büyüdüğünü farketmediğin gibidir. “Kamçılama” – bu, gayretlerin şevki ve tutkululuğu enjeksiyonu, samimiyetin kalitesinin denetimidir.

    “Kamçılama”, en doğrudan desteği “sebat” niteliğine sağlar.

    *) “kendine yeterlik” – yalnız savaşçı tutumu, insanlara, bu arada pratikçilere de, bağımlı olmaktan serbestlik pozisyonu, herşeye rağmen, her türlü şartlarda kendi seyahatine devam edecek bir insan pozisyonu.

    “Kendine yeterlik”, en doğrudan desteği “azim” niteliğine sağlar.

    4) Avcı ve natüralist, dört niteliğin parlaklığını zayıflatmaz, eğer dört elverişsiz fatör tezahür etmemişse:

    *) İzlenimler mekanik arzusu. Herşeyden önce “sebat”ı olumsuz etkiler.

    *) Açık gri renginde bir hal (aleladelik hali* – Terc. notu), üstüne yığılan bir NF. Herşeyden önce “önceden tatma”yı olumsuz etkiler.

    *) Üstüne yığılan yorgunluk veya uyuşukluk. Herşeyden önce “dikkatlilik”i olumsuz etkiler.

    *) Memnunluk. Herşeyden önce “azim”i olumsuz etkiler.

    5) Temel:

    Beş pozisyondan oluşur, bunlardan her biri kendisiyle her skandh (algı tipi) için optimal bir pratik teşkil eder.

    *) “Stalking” (duygular skandh’ı – ND, NF, NT, NEH’den temizlenme, ES’leri doğurma). Stalking bölümüne bak.

    *) “Asketizm” (arzular skandh’ı – mekanik arzulardan temizlenme, sevinçli arzuları doğurma). Asketizm bölümüne bak.

    *) “Sessizlik” (fikirler skandh’ı – kaotik iç diyalogdan temizlenme, ussal açıklığı doğurma). İç diyaloğu giderme hakkındaki bölüme bak.

    *) “Siddhi” (hisler skandh’ı – negatif hislerden temizlenme, fiziksel heyecanları doğurma). FH hakkındaki bölüme bak.

    *) “Esinli ayırtetme” (ayırtedici şuur skandh’ı – mekanik bir ayırtetmeden “nehirler-değil, dağlar-değil” v.s. gibi pratikler yardımıyla temizlenme, esinli ayırtedici şuuru doğurma). EAŞ hakkındaki bölüme bak.

    6) Esinli baz.

    Zaman zaman tezahür eden bütün ES’lerin toplamı.

    7) Beş temel Heyecan (yani, ekstatik ES) – ES denizi üzerinde yükselen beş tepe.

    8) Samadhi – beş Heyecan’ın sentezi – tarif edilmez hallere açılan bir kapı.

    Sekiz unsurun hepsinin toplamı işte “ejderha şeması”nı oluşturmaktadır.

     

    Ejderha şemasında merkezi yeri özellikle avcı ve natüralist işgal eder, inceleme ise sadece dört elverişli faktörlerden bir tanesinin terkibine girer. Vurguların özellikle bu şekilde konulması ES’ler içindeki seyahatte en hızlı ilerlemeye getirir. İncelemenin merkezde durduğu, geri kalan herşeyin ise onun etrafında bulunduğu ya da büsbütün atıldığı bir “bilim adamı” tutumu son derece etkisizdir, dikkat, sonuç verici bir incelemenin onlar olmadan imkansız olduğu faktörlere hemen hemen verilmez veya hiç verilmez.

     

    Çizgisel tasviri, daha lakonik bir diyagram ile değiştirmek mümkün: mesela, ortada – iki harf: avcıyı ve natüralisti belirten “a” ve “n”. Bu iki harf, bir halkanın merkezinde bulunur, bu halkaya, 4 niteliği belirten dört kısaltma birbirinden eşit uzaklıkta yazılıdır. Halkanın solunda ve sağında – dört satırdan oluşan birer dikey sıra. Solda – elverişli faktörler, sağda – elverişsiz olanlar. Aşağıdaki yatay çizgi – temel. Diyagramı üsütnden örten yay, Heyecanlar ve Samadhi ile esinli bazı belirtir. Ben, diyagramın terkibini belledikçe, onu daha lakonik bir piktogram ile değiştiriyorum – bir hiyeroglif prototipi: ortada “a n”. Etrafında – birbirinden eşit uzaklıkta bulunan dört kalın noktalı bir halka. Solda – dört artının dikey sırası, sağda – dört eksinin dikey sırası. Aşağıda – yatay çizgi. Yukarıda – yay.

    Eğer imaja duygusal bir alt anlam dahil etmek arzusu varsa, bir sembol oluşturmak mümkündür. Sembol, şununla da farklıdır: o, içine istediğin kadar detay dahil etmeye izin verir. Mesela – bu, iki başı (avcı ve natüralist) olan bir ejderha görüntüsü – sol başı, bir yerlere yönelmiş bir ifadeye (ES’leri önceden tatma), sağ başı – vahşi-savunucu (kederlenmeleri avlama) bir ifadeye sahiptir. Ejderhanın dört kanadı (dört nitelik) ve dört ayağı – iki ön ve iki arka ayağı – vardır. Sol ön ayağının dört tırnağı var, ejderhanın onlarla avını sıkıyor gibi bir görüntüsü vardır (dört elverişli faktörün kontrol altında tutulması). Sağ ön ayağının da dört tırnağı vardır, o onlarla sanki birşeyi kendisinden itiyor (dört elverişsiz faktörün kontrol edilmesi). İki alt ayağı, beşgen şeklinde bir dayanağa tutunmuş (her skandh için optimal 5 pratikten oluşan temel). Ejderhanın başları üstünde ortada – şu aşağıdaki yapıya sahip bir taç: çokgenli esas (esinli baz) yukarıya doğru beş “küçük piramit”de birleşiyor (beş temel Heyecan), piramitler arasında tacın ortasında – parıldayan Samadhi küresi.

     

    Ejderha şeması – bu, pratikte vurguları yerlerine koymanın saptanması, önceliklerin belirlenmesidir. Eğer direksiyon, tekerlek, motor ve farlar varsa, senin, bir bunu bir şunu kaotik olarak kullanarak, bulunduğun yerden pek uzağa gitmen şüphelidir. Ejderha şeması, pratiğin parçalarını tek bir bütün halinde birleştiriryor, elde edilen tecrübenin kristalleşmesi meydana geliyor ve bu, sadece bir dil figürü değildir, bu, pratiğin yeni bir niteliğinin meydana gelmesi olarak asıl öyle yaşanıyor zaten – olağanüstü bir dayanıklılık, kaotik etkilerden bağımsızlık meydana geliyor, önceden sezme artıyor, sabit ve parlak bir şekilde ES’ler tezahür ediyor, “tek hedef” hali mevcuttur.

    Gurciyev’in (bak.: P.D. Uspenskiy, “V poiskah çudesnogo” (“Harikalar Arayışında”) ifade ettiğine yakın bir analojiye başvurmak istiyorum: sıradan bir insan, kendisiyle koloidal bir karışımı teşkil eder – muazzam sayıda ayrı türden parçacıkların asılı bir durumda bulundukları bir sıvı; dışarıdan olan her etki, parçacıkları birbirine karıştırıyor ve aşağıda bulunanlar yukaruya çıkıyor ve tüm karışımı yönetmeye başlıyorlar, bir sonraki sarsıntının herşeyi tekrar değiştirene kadar. Pratik ile uğraşmalar, bir kristalizasyona getirir – en çekici haller, rezonans kuvveti, bir nevi “gravitasyon” etkisi altında yavaş yavaş bir yerde toplanır. Meydana gelen algı topluluğunun mekanik etkilere karşı mücadelesi sürecinde onlar hep daha ve daha sık bağlar oluşturur, ve nihayet onların yakınlık ve yoğunluk derecesi öylesine artar ki, pratikçinin tanımadığı yeni bir kristalizasyon prosesi başlar ve bu proses, ES topluluğuna sadece özel bir dayanıklılık değil, fakat yeni bir nitelik daha verir, aynen harç içinde büyütülen bir kristalin, harcın niteliğinden çok farklı olan niteliklere sahip olması gibi. Ejderha şeması, işte böyle bir kristalleşmenin yansımasıdır.

     

    Avcı ve natüralistin dört niteliğinin toplamını “niyet” terimiyle belirtelim (bu terimi ben Kastaneda’nın kitaplarından, özellikle, onun, bana göre, benim asıl belirtmek istediğim şeyi belirttiği için, aldım). Niyetin doğurulması – bu, işte dört niteliğin doğurulmasıdır.

     

    Benim tasvir ettiğim pratiklerin hangi nitelikleri ve faktörleri herşeyden önce etkilediğini ele alalım (tabii ki, bu çok yaklaşık bir dağıtımdır, bazı pratikler ise hemen birkaç yöne önemli katkıda bulunur). Meydana gelen tablonun ele alınması, hangi alanda pratik yetersizliğinin mevcut olduğunu anlamaya getirir ve o zaman ejderhanın bu kısmını geliştirmek için pratikler icat etmek arzusu meydana gelebilir.

     

    Sebat

    Mefhumların incelenmesi (bu pratik, kanıtları ve karşı kanıtları arama yolundaki çok sürekli gayretlerin harcanmasını gerektirir),

    Sıkılaştırma (farkına varılmadan kaçırmaya alıştığın birşeyi gidermek için uzun zaman gayretlerin harcanmasını sürdürmek çok zordur),

    Uzun zaman boyunca 15, 10 saniyelik fiksaj.

     

    Azim

    Sosyal deneyler,

    Sevinçli arzuları gerçekleştirmenin 10 kuralına uyulması.

     

    Dikkatlilik

    Dilin temizlenmesi (çok zordur – kelime kullanımını, jestleri, mimiği kontrol etmek),

    Günlük marazmların giderilmesi (çok zordur – çok küçük alışılmış hareketleri kontrol etmek),

    ES’lerin varlığını ya da yokluğunu aralıksız saptama,

    Çok sesli iç diyaloğun giderilmesi,

    Entelektüel oyunlar.

     

    Önceden sezme

    Sevinçli arzuların listelerinin oluşturulması,

    Sevinçli arzuların gerçekleştirilmesi,

    Esinli faktörlerin listelerinin oluşturulması,

    İncelemeler.

     

    Açık gri renginde bir hal (aleladelik hali)

    Orgazmların durdurulması ya da seyrekleştirilmesi,

    Şahsi tarihin hatırlanması ve tekrar yaşanması (derinde yatan birçok NF’yi gün ışığına çıkarır, onları gidermek için ulaşılır yapar).

     

    Memnunluk

    Önlümün hatırda tutulması,

    Memnunluğun direkt giderilmesi,

    Stalking.

     

    İzlenim arzusu

    Dikkatin döndürülmesi (dikkat, KO’dan döndürülür),

    Asketizm (mekanik spazmodik arzulara bağımlı olmaktan kurtuluşu verir),

    Mekanik arzuların direkt giderilmesi ve sevinçli arzuların doğurulması.

     

    Uyuşukluk/Yorgunluk

    Sevinçli arzuların gerçekleştirilmesi,

    Fiziki egzersizler,

    Fiziksel heyecanların doğurulması.

     

    Listelerin oluşturulması

    Ayırıcı özellikleri aramak, sınıflara bölmek ve gruplara birleştirmek, düzenlilikleri aramak ve tasvir etmek, kombine etmek, hesaplamak yeteneğini geliştirmeye yönelik pratikler:

    Strüktürünün aşırı kaotik ve karmaşık olmasıyla ayrılan objelerin tasvirlerinin oluşturulması: çalı, bir yerlere giden yol, çehre, insan davranışı,

    Her türlü terimlerin tarif edilmesi,

    Soruları cevaplandırma, münazaralar, [diğer pratikçilerin mesajlarını] yorumlama (bu konuya dair onlarca aptal soruya cevap verdikçe, kendin kristal bir açıklığı kazanmaya başlıyorsun),

    [Gerçekleştirilen incelemeler hakkında] makalelerin yazılması,

    Yorumları değiştirme antrenmanı (yorumları oluşturmanın katı mekanikliğini, yani aptallığı, giderir).

     

    ES’lerin doğurulması

    Devreli algılama (ND’leri gidermek ve ES’leri yaşamak alışkanlığını ayarlar),

    Duygusal cilalama (NF’yi giderir),

    Stalking (ND’leri topyekün gidermenin üniversal yöntemi),

    Mekanik arzuların giderilmesi,

    Mekanik ayırtedici şuuru frenleme pratikleri (nehirler-değil dağlar-değil, uykuya geçiş esnasında değiştirme anının kontrol edilmesi v.s.),

    Şu anda ES’lerin var/ES’lerin yok olduğundan kendine aralıksız hesap verilmesi.

     

    Kamçılama

    Pratik sonuçlarını saat başı saptama (fiksaj),

    5-10-15 saniyelik fiksaj, dakika başı fiksaj.

     

    Kendine yeterlik

    Yokluğu kavrama (kendi üzerinde egemen bir “ben”in yokluğunun kavranılması yalnızlık hayalini (illüzyon) de yıkar),

    [İnsanları, özellikle sana “yakın” ve enteresan olan insanları] tamamlamayı giderme (bağlılık, asıl akılda tamamlanan imajlara karşı meydana gelir),

    Kişilikleri devreli değiştirme (kendi kişiliğine olan bağımlılığı giderir).

     

    Ejderha görüntüsüne bir ilave yapmak mümkün – avcı ve natüralist niteliğini belirten her kanatta küçük pullar resmetmek, bu pulların her birinde ya doğrudan ilgili niteliği, ya da onunla çağrıştırlmış elverişli veya elverişsiz faktörü öncelikli geliştirmeye yönelik olan pratiği belirten iki-üç harfli bir kısaltma bulunacaktır.

    Temelinde ben şu anda surat için aktüel olan bir düsturu (ya da bu düsturu belirten bir sembol) yazmayı teklif ediyorum, mesela:

    Diğer suratların pratiklerinden bağımsız,

    Korkular ve beklentilerden bağımsız,

    Şartlar, zaferler ve yenilgilerden bağımsız,

    Ben kendi pratiğimle meşgul olacağım,

    Ben seyahate devam edeceğim.

     

    Listeler oluşturmayı ayrıntılı olarak ele alalım. Benim, listeleri a) daimi olanlara ve b) her gün yenilenenlere ayırmak hoşuma gider. Daimi listelerin yaklaşık terkibi:

    *) Prensip itibariyle gerçekleştirilebilen cinsel fanteziler

    *) Prensip itibariyle gerçekleştirilmesi imkansız cinsel fanteziler

    *) Sen onlardan bir zamanlar en azından bir şeyler istediğin + onların senden en azından bir şeyler istediği insanların hepsi

    *) Çizgilere dağıtılan bildiğin ES’ler

    *) Farklı ES’ler için olan esinli faktörler

    *) Geleceğe ait uzun vadeli incelemeler

    *) Gelecekte gerçekleştirilmesi düşünülen sevinçli arzular

    *) Gelecekten dolayı kaygılanmalar

    *) Hayatımda bir kez olsun mevcut olan ve eninde sonunda gerçekleşmiş güçlü korkuların listesi ve önceleri böylesine istenmeyen bir neticeyi daha sonra nasıl değerlendirdiğimin tasvirleri

    *) Bu raporu tutmanın bütün zamanı için haftanın her gününde yapılan keşiflerin listesi.

     

    Günlük listelerin yaklaşık terkibi:

    *) Bugünkü sevinçli arzular

    *) Şu anda enteresan olan incelemeler

    *) Bugün uygulanan biçimsel pratiklerin kaydedilmesi

    *) Bugün tezahür eden mekanik arzular

    *) Bugün tezahür eden ES’ler

    *) Bugün tezahür eden fiziksel heyecanlar

    *) Bugün yapılan keşifler

    *) Yaşanmış son iki saatin hesabı

     

    ES çizgilerinin modeli ancak ES’lerin nispeten pek fazla olmadığı zaman başarılı gibi gelir, fakat onların sayısı arttığı zaman, bu modelin artık tatmin edici olmadığı ortaya çıkıyor, çünkü bir çizgiden olan algılar aynı anda tezahür edebilir ve, aksine, tezahür etmeye de bilir, bu da “çizginin” kesinlikle art arda olan bir şey olarak olağan çağrışımıyla bağdaşmıyor. Aynı çizgiden ES’lerin aynı anda tezahür edebilmesi ve, aksine, tezahür etmeye de bilmesi gibi asıl bu iki olgu ve de bir tek heyecan sektörü çerçevesinde farklı çizgilerin mevcut olması, daha net bir modeli bulmak arzusuna neden oluyor ve böyle bir model olarak çiçek modeli ortaya çıkıyor. En net bir analoji – bir ateş yaprağı bir diğerinin arkasından yanmaya başladığı zaman gaz ocağının yanmasıdır, ve hem bütün yapraklar aynı anda, hem de sadece onlardan bazıları yanabilir, yani tezahür edebilir. Bunun yanısıra, çizgi telakkisi gene de büsbütün kaybolmuyor, çünkü çiçeğin muhayyel dairesinde yaprakların yerleşme sırasını, yani bir yaprağın bir yanındakini tutuşturma sırasını, belirler.

    Bazen, bir yerdeki çiçekler strüktürünün kendiliğinden sanki biraz açılması, şekillenmesi için, bir yeni ES’in tezahür etmesi yeterlidir. ES’lerin ayrıntılı listesi için ilgili bölüme bak.

    İmgesel söylersek, bütün çiçeklerin her yaprağının ucu kendisiyle bir ateş yalımını teşkil eder, yani her ES, yoğunluğu arttıkça, ekstatik bir nitelik kazanır – ekstatik sempati, ekstatik sebat v.s. Ekstatik niteliği tezahür etmeye başlayan ES yoğunluğunu 10 puanlı ıskalaya göre 8 olarak belirleyelim. Her türlü ES ekstatik şekle ulaşabilir, fakat çizgi üzerinde o ne kadar daha yukarıda bulunursa, bu ekstatik şekle o kadar daha kolay ulaşılır.

    Ekstatik niteliğe ulaşma, “birleşme” alanına – Samadhi’ye götüren Heyecanlar sentezinin başlaması prosesine – temas anlamına gelir.

     

    Ben, sektörlere dağıtılmış, çiçeklere ve çizgilere bölüştürülmüş ES’lerin listesini büyük bir pankarta yazmayı tavsiye ediyorum. Bu pankartı, iyi görünecek bir yerde duvara as, listeyi, her zaman elinin altında olması için, not defterinde ya da cep bilgisayarında bulundur. İlkin ES’in yerini bu şemada belirlemek isteksizliğinin süredurumu mevcut olacaktır, fakat bu, ES’in pekişmesine yardım ettiğinden, onun tezahür etme yoğunluğunu artırdığından ve niteliklerini kuvvetlendirdiğinden dolayı, ilgili sevinçli arzu tezahür etmeye gecikmez.

    ES’ler sık olarak sabit çiftler halinde tezahür eder, birbirini kuvvetlendirerek ve çeşitli katkılardan temizleyerek, çoğu zaman çiftin elemanlarının niteliklerini basit bir toplama işlemine indirgenmeyen yeni renk tonlarının ortaya çıkmasına getirerek. Çiftler, lineer (bir tek yapraktan), nonlineer (lineer olmayan) (yan yapraklardan) ve integral (farklı sektörlerden) olur. Çiftlerin arkasından daha karmaşık ES kompleksleri – “akortlar” – tezahür etmeye başlıyor.

     

    06-01-05) Mekanik arzular giderildikçe ve sevinçli arzular üretildikçe, çok büyük bir önem taşıyan bir şey daha açığa çıkıyor – meğer, benim algılarımın terkibinde tek bir fonksiyonu – sevinçli arzuların sınırlayıcısı olmak – yerine getiren tam bir arzu toplamı mevcutmuş. Bu otun yetiştiği toprak – korkudur. Oluşması, büyük ihtimalle, direkt doğuştan itibaren başlayan çeşitli korkular, bu sınırlayıcıyı besler. Korkuların terkibi içine şu aşağıdakiler girmektedir:

    a) hayal kırıklığı korkusu, eğer istenen sonuç elde edilmezse

    b) değişmek korkusu – herşeyi olduğu gibi bırakmak, hiçbir şeyi değiştirmemek mekanik arzusunu kuvvetlendiren son derece tutucu bir korkudur

    c) yeni olan herşeyin korkusu

    d) diğer bir takım ufak korkular.

    (Değişmek mekanik korkularının toplamı olarak anlaşılan) sınırlayıcının toplam etkisi, güçlü sevinçli bir şekilde istemek iktidarsızlığı olarak tezahür eder. Ben, sevinçli bir arzuyu yaşadığım zaman, bazen, bir şeyler beni sanki “boğazımdan” tutuyor ve, arzunun gücünü artırmayı engelleyerek, geriye çekiyor gibi bir duygu meydana geliyor. Sanki ben bir elimle kendimi ileriye çekiyorum, diğer elimle ise – geriye. Bu işte böyledir.

    Pratik sonucunda sınırlayıcının etkisi zayıflayacaktır, çünkü ND’lerin direkt giderilmesi de, ES’lerin doğurulması da, kendi işini yavaş, ancak kesin bir şekilde yapmaktadır. Fakat, belirli bir sınırlayıcıya karşı koyacak özel, tek hedefe yönelik pratikler arayıp bulunabilir belki?

    Sınırlayıcının varlığının idrak edilmesi, mekanik arzuların bu toplamının zaman zaman pratikçinin üzerine çöken gri fonun genel terkibi içinden ayrı tutulması gerçeğinin kendisi çok büyük bir önem taşır, çünkü artık algı terkibinde yeni bir sevinçli arzu meydana gelmiştir – sınırlayıcıya karşı koymak, onu gidermek arzusu (pratik ile uğraşmayan ve ES yaşamayanlar endişe etmeyebilir – söz, zorbalık, tahribat, iktidar sahibi olmak v.s. ile ilgili arzuları gerçekleştirmenin sınırlandırılmasının kaldırılması hakkında değildir, ES’lerin – şefkati, sempatiyi, üstün mutluluğu, uzayı v.s. yaşamayı – sınırlandırılmasının kaldırılması hakkındadır. Sınırlayıcı, ayrı bir algı toplamı olarak ayrı tutulmadan önce, bu arzu tezahür de edemezdi. Ki, artık bilindiği üzere, sevinçli arzunun varlığı olgusunun kendisi itici bir güçtür – asıl o hem sınırlayıcı ile mücadele metotlarını ortaya çıkarmaya, hem de bu metotları izlemede azim ve sebatın tezahür etmesine getirir.

    Problemin ortaya konulması şöyledir: şu anda 5 yoğunluğunda bir ES tezahür etmektedir. Onu direkt şimdi 10 yoğunluğunda yaşamaya bana engel olan ne? Oldukça tuhaf bir soru, ki onu kendime sorduğumda, ben bir şaşkınlık yaşadım. Gerçekten de – engel olan ne? Hiçbir şey engel değil, galiba – önceden sezme üzerinde, bu ES’i kuvvetlendirmek arzusu üzerinde konsantre oluyorum… ve işte burada bu ES’i kuvvetlendirmek arzusunu istediğim kadar güçlü bir şekilde yaşayamadığım ortaya çıkıyor. Çok tuhaf bir his – sanki ben ileriye atılmak istiyorum, lastik ise esnek bir şekilde geri çekiyor, üstelik ben ne kadar daha aktif bir şekilde ileriye gidiyorsam, beni o kadar daha kuvvetli bir şekilde geri çekiyor. Bu direnişi, ES’in kuvvetlenmesi arzusunu kuvvetlendirmeye çalışarak, hissetmek çok kolay. Çok bariz bir esnek lastik hissidir. Sınırlayıcının öğelerinden biri – yenilgi korkusu – işte bu lastiktir. İstediğim şeyi yaşamayı elde edemeyeceğim korkusu. Yenilgi korkusunu ben niyeti geliştirme yolunda birinci muhafız olarak adlandırıyorum. Bu muhafız, azmi zincirlerle sarmıştır, bununla bütün ejderhayı köstekleyerek.

    Onlarca yıldır sen başarısızlıklardan hayal kırıklığı yaşıyordun ve tüm bu yıllar boyunca yenilgi korkusu kuvvetleniyordu, ki yenilgi korkusu sevinçli arzuları iğdiş eder, zira bu, hayal kırıklığından kaçınmak için en basit bir yöntem – bir şeyi ne kadar daha zayıf istiyorsan, onu elde edememek korkuları o kadar daha zayıftır ve başarısızlık halinde hayal kırıklığı o kadar daha zayıftır. Bir şeyi çok kuvvetli istediğin zaman, büsbütün sinirlenir, kendine bir yer bulamazsın, bir şey çıkmaz ya da istediğin şekilde çıkmazsa – bu bir facia olabilir, aylara veya hatta yıllara seni raydan atar. Ve şimdi, parlak ES’ler arzusunu aniden kuvvetlendirmeye çalıştığın zaman, ıztıraplardan koruyan bu tampona çarpıyorsun. Ve, senin şimdi artık acı çeken bir kurban değil, kendininkini elde edinceye kadar bir noktaya vuracak bir savaşçı olduğunda onun işi olmaz. Onun, ND’lerin gölgelerini bile kusursuz gidermeye alıştırdığın bir avcının sende hazır beklediğinde işi olmaz. Korku, otomatik bir şekilde tezahür eder, o, azmi hemen hemen kökten öldürür, onun ancak küçük bir filizini bırakarak, ve, bu mekanizmayı gidermek için, ben birinci olarak onu anlamayı, ikinci olarak da, direkt bir çaba ile gidermeye başlamayı teklif ediyorum.

    Anlaşılması gereken birinci şey – “yenilgi” kavramının asıl kendisidir, ve onu “başarısızlık” kavramından ayırmak. Sıradan bir insan HİÇBİR ZAMAN yenilgi yaşamaz, çünkü tanım itibariyle yenilgi – bu, istenen halleri artırmaya yönelik olan gayretlerin sonucudur, sıradan bir insan ise hiçbir zaman gayret harcamaz, o, kör kuvvetlerin, şartların rasgele birbirinin üstüne yığılmasının elinde bir oyuncaktır. Sıradan bir insan hiçbir şeyi seçemez, çünkü kendisini yönetmiyor, kendisinin sahibi değildir. O, eğer bir şeyi savunuyorsa, bunu, oluşmuş mekanizmadan dolayı savunmak zorunda olduğu için, yapıyor. Eğer bir şeyi veriyorsa, gene de ancak mevcut mekanizmalardan dolayı vermek zorunda olduğu içindir. Sıradan bir insan, bir şeyler YAPAN, gayret sarfeden biri değildir, çünkü her türlü gayret benim terminolojimde – bu, esinli bir şuur eylemi, mekanizmaları aşma eylemidir ve gayretin kaynağı, mekanik şartların toplamında değil, ES toplamında bulunur, kaynak – önceden sezme çizgisinden olan her türlü algıdır ve o, ND’ler, mefhumlar, mekanik arzular içinde batıp kalmış ve hatta onlardan kurtulmaya da çalışmayan ve kurtuluşun mümkün olduğunu da bilmeyen bir insanda sabit bir şekilde tezahür edemez. Sıradan bir insan, gayret sarfettiğini söylediğinde, bu, terimlerin hatalı karıştırılımasıdır. Eğer mefhumlar ve ND’ler seni gerilmeye zorluyorsa, bu işte gerilmedir, gayret değildir, ve az çok kaotik hareketlerin sonucu, ya başarı, ya da başarısızlık olur – şartlar şöyle veya böyle oluşur, sen ise bunu bir başarı ya da başarısızlık olarak yorumlarsın, üstelik buna hiçbir gerekçe bulundurmadan, çünkü bir şeyin arkasından başka bir şey gelir ve şu anda senin işine gelen bir şey, bir saat sonra ıztırap yaşamaya zorunda bırakan bir meyva getirir. Sıradan bir insan ES’lere yönelmez, o, neyi istediğini bilmiyor, çünkü bir şeyler istemek – kederlenmelerden kurtulmak ve kendi sevinçli arzularını duymak anlamına gelir, sıradan bir insan için ise bu imkansızdır, çünkü o aralıksız olarak kederlenmeler içindedir. Onun için sıradan insan bir şeyler elde ettiği zaman, bu her zaman onun istediği bir şey değildir, bu her zaman hiç öyle bir şey ya da asla öyle bir şey değildir, çünkü o adeta bilmiyor – nasıl “öyle bir şey” hakkında söz edilir. Sıradan insan, bulanık bir konfor, huzur, zevklere yönelir, fakat asla tasavvur etmiyor – asıl neyi kesin olarak istiyor, çünkü ND, mefhumlar, korkular, aptallıktan kurtulamıyor, ES ve sevinçli arzuları yaşamıyor. Ve, eğer önüne koyduğu amaca ulaşıyorsa, bu amaç, birincisi, istenen rahatlamayı getirmiyor, onun hayatını enteresan yapmıyor, yapsa da, çok kısa bir zaman için yapar, neden sonra yeniden aleladelik, ND çukuruna derin bir düşüş başlıyor, onun için insan istenen olarak sayabildiği bir sonucu elde ederek bile, gene de onu gelecekte kaçınılmaz kaybetme korkusundan kurtulamıyor. Eğer bir kız, bir koca istiyorsa, onu edinerek ve ona aşık olarak, kıskançlık, dikkat yetersizliği ve saireden dolayı sürekli ıztırap yaşayacaktır, çünkü aleladelik, aptallık ve ND’ler koca ile tıkanamaz, sonra da aşıklıkta kaçınılmaz olarak hızlı bir kriz meydana gelir ve bu kriz, can sıkıntısı ve bayağılığın tam karanlığı içine dalışa getirir, zira ND’ler herşeyi yiyip bitirmektedir. Bu hakikaten korkunç bir durum, sürekli ıztırapların kısır döngüsüdür ve bu buradan, kederlenmeleri giderme ve ES’lere ulaşma gayretlerini yapmaya başlamaktan başka, hiçbir çıkış yöntemi yoktur. Cehennemden korkan insanlar gülünçtür – onlar, cehennemin onlar için artık çoktan başladığını anlamıyor, onlar artık oradalar, çünkü o, ona son verme gayretleri, yani kederlenmeler dairesinden çıkış gayretleri, meydana getirilmedikçe, ebedi ve kaçınılmazdır.

    Sonuçlayayım: sıradan insan hiçbir zaman gayret etmez – onu sadece bir taraftan bir tarafa atar ve o, onu farklı taraflardan sıktığı sonucu, sürekli gerilir. Sıradan insan hiçbir zaman yenilgi yaşamaz, sadece başarısızlıklar yaşar, çünkü yenilgi – bu, tanım itibariyle, bir gayret sonucudur, başarı ya da başarısızlık ise – şartların mekanik bir şekilde bir araya gelmesinin esassız yorumlanmasıdır.

    Gayretler ile ilgili herşey başkadır. Sen, eğer gayret sarfettin ve ES yaşadıysan, bu heyecanın kendisi bu anın işte amacı, manası, içeriğidir ve hiçbir şartlarda kendi değerini kaybetmez ya da azaltmaz, yani bu kazanımı kaybetmek imkansızdır. Ama bundan da fazlası! Eğer sen bir gayret meydana getirdin ve yenilgiye uğradıysan, bu da harika bir şekilde ileriye bir adım oluyor. Altını çiziyorum – ben yenilgiyi ileriye bir adım olarak yorumlamıyorum, o özellikle ileriye bir adımdır, çünkü öyle yaşanır. Eğer insan hemen ilk yenilgilerden sonra teslim olmuyor, eğer kederlenmeler içinde yaşamak imkansızlığından dolayı yeis ve ES’lere doğru sevinçli yönelim güdüleri onda yeterince güçlüyse, o halde tekrar tekrar gayret sarfederek ve tekrar tekrar, kederlenmeler üzerinde nadir zaferlerle değişen, yenilgilere uğrayarak, o, yenilgilerin onu sağlamlaştırdığını er ya da geç kaçınılmaz farkediyor, ve, eğer bugün ben ND’leri gidermek için 100 kere gayret ettim ve onları sadece 5 kere giderdiysem, yarın kendimi artık biraz daha emin hissedeceğim, bir hafta sonra ise – daha da emin. Gayretler tecrübesi kaybolmuyor! Daha geniş söylersek, gayretler hiçbir zaman yenilgiye getirmiyor, onlar her zaman başarıya getirir, ancak bazen bu başarıya yenilgi denir, sonuca ulaşılmadığı zaman, bazen de ona zafer denir, sonuca ulaşıldığı zaman. Bu anlayış sonucunda pratikçi, zaferin, şüphesiz, coşturduğunu, fakat yenilginin de coşturduğunu görüyor, çünkü eğer yenilgi mevcutsa, demek, gayret vardı, demek, her halükarda ileriye bir adım atılmış, demek, başlı başına çok güzel olan bir şey – gayret – gene de yaşanmıştır, ND’lerin iradesine teslim olmamak, bunun yerine gayretler sarfetmek alışkanlığı sağlamlaştırılmıştır.

    Birinci muhafız’a dönelim. Başarı ya da başarısızlık ile ilgili durumlarda o kendisini tam gücüyle gösteriyor, fakat gayret sarfetmeye gelir gelmez, hassas, güçsüz oluyor. O burada yaslanıp duruyor sadece, çünkü hiçkimse onu itmiyor. Buradaki meselenin ne olduğunu anlayan bir pratikçi, birincisi, muhafızı itmek mümkün olduğunu, ikincisi de, bunun pek o kadar zor bir problem olmayacağını artık biliyor – bu, ND’lerin her zamanki giderilmesinden daha zor değildir, çünkü eğer yenilgi ve başarısızlıkları ayırtetmede bir açıklığa sahip olunursa, bu durumda bu, muhafızı silahsızlandırır, bu, onun belgelerinin sahte olduğunu ortaya çıkarır – onun, bizi başarıya ulaşmak mekanik arzularından koruma lisansı vardır, pratikte bir sonuca ulaşmak sevinçli arzularından korumaya değil. Muhafızın görevi, bizi hayal kırıklıklarından ve hüzünlerden korumak, o, ilkel bir özayarlama mekanizmaları tarafından yaratılmıştır, fakat onun hizmetleri bize artık lazım değildir – avcı, sevinçli arzuları iğdiş etme yönteminden çok daha etkili olan bir yöntemle bu meseleyi çözüyor.

    Bütün bunları anladıktan sonra, şimdi artık ben kendi açıklık silahımın tam hazır olmasıyla birinci muhafızı gidermeye başlıyorum.

    Birinci silah, daha önce de söylendiği gibi – bu, onu gidermek sevinçli arzunun kendisidir, bu arzu artık tezahür edebilir, çünkü ben onu ayrı bir obje, ayrı bir algı olarak ayırtedebildim.

    İkinci silah – beni kuyruğumdan çeken “lastiği” gidermek için direkt gayretler. Sevinçli arzuları, diğer ES’leri kuvvetlendirme gayretlerini doğurduğumda, ben, bunun yanısıra, “kuyruğu kesme” pratiğini gerçekleştiriyorum – başarısızlık korkusunu gidermek için spesifik bir gayerti meydana getiriyorum. Bu gayretleri sarfetme teknolojisi, duygusal cilalama teknolojisine benzer, hiç prensip olarak yeni ya da zor bir şey burada yoktur, onun için sonuç – ES’lerin bütün niteliklerinin ani fışkırması, yeni renk tonların ve bileşimlerin tam bir salkımının tezahür etmesi, avcı ve natüralistin dayanıklılığının artması, çok kuvvetli bir niyeti oluşturmaya doğru bir adım – tezahür etmeye gecikmez.

    Üçüncü silah – yenilgi esnasında sevinç ve önceden sezmeyi yaşamak alışkanlığının oluşturulması. ND’yi kusursuz gideremediğin her defasında bir seçim vardır – yeni ND’leri yaşamak ya da, yukarıda tasvir edilen açıklığa ve gayret sarfetmenin büyük tecrübesine sahip olarak, ileriye bir adım atılmış olduğundan, gayret sarfedildiğinden, yenilgi yaşandığından, yenilgi ND’sinden kurtuluş yaşandığından, senin önünde herşeyin açık olduğundan bir coşku, önceden sezme yaşamak.

    Ben, gene mekanik değiştirme pratiğine başvurmayı tavsiye ediyorum, çünkü yenilgiler ve başarısızlıkların özdeşliği hakkındaki mefhum güçlü olabilir. Mesela, “yenilgiler – bu, gayretlerin sonucudur, bu, ileriye bir adımdır” cümlesini ya da önceden sezme ile rezonans eden herhangi başka bir cümleyi tekrarlamak mümkün.

    Gayretler ne kadar fazlaysa, yenilgi o kadar tatlıdır.

     

    Birinci muhafızı etkisizleştirme ne kadar daha etkili, ES fışkırması ne kadar daha hızlı olursa, değişiklikler isteksizliği olan ikinci muhafız ile sen o kadar daha çabuk karşılaşırsın. O, sebatı ellerinden ve ayaklarından bağlıyor, bununla bütün ejderhayı köstekleyerek ve onun gücünü çok azaltarak. Bu engeli “karanlık süredurumu” olarak da adlandırmak mükündürdür. O, pratikçinin üzerine birdenbire inen, bütün sesleri ve renkleri yutan cıvık atıl koyu renkli yaş bir yığın olarak tezahür eder. ES’lerin tezahürlerinin en aktif zamanında, çok hızlı bir ilerlemeyi artık hiçbir şey durduramayacak gibi geldiği zaman, birdenbire bir apati, akçıl bir sis üzerine yığılıyor. Bu, aleladelik, açık gri renginde bir hal değildir, o, belirtilerden yoksundur ve herşeye karşı cıvık bir isteksizlik olarak tezahür eder. Bu yığının kapanına düşerek, sen yeniden eski haline dönüyorsun – ES hacmi hemen hemen eski seviyeye dönüyor, fakat, tabii ki, bu, birinci muhafızı gidermeye başlamadan önceki seviyeden gene de daha fazladır. Birinci muhafız, ayırtetme, açıklık, sevinçli arzular ve azim ile aşıldığı gibi, ona göre ikinci muhafız da ayırtetme, açıklık, sevinçli arzular ve sebat ile aşılır. Sebat, biçimsel pratiklerle desteklenir, onun için onların genel pratiklerdeki özgül ağırlığını kara cıvık süreduruma karşı koyma zamanı için esaslı olarak artırmak amaca uygundur. Kara süredurum ile mücadele, uykusuz geçirilen iki geceden sonra çok derin bir ilgisizliğin kiselinde ilerlemeye benzer. Fakat bu engel, tabii ki, aşılabilir.

     

    ES’leri doğurma ve inceleme esnasında (ilk iki muhafız aşıldıkça) bazen çok keskin fışkırmalar meydana gelir, ES’ler – artık bilinen ve bundan önce bilinmeyen ES’ler – tam anlamıyla başının üstüne düşüyor, bir çığ gibi yığılıyor, ve o zaman sen üçüncü muhafızla karşılaşıyorsun. Aralarında dolup taşan parlak, nefesin kesilecek kadar parlak olan ES’ler bir saat, iki saat, üç saat boyunca (ancak birkaç saniye için durarak), ekstatik niteliğe ulaşarak, aralıksız devam ettikleri zaman, coşkudan seni paramparça etmeye başlıyor gibi geldiği zaman, bu durumda az bir zaman sonra yeni tipte bir frenleyici güç harekete geçiyor – herşeyden çok bu, aşırı oksijen doyumundan kaynaklanan spesifik bir yorgunluğa benzer. Onu öyle de adlandırayım – “ES’lere aşırı doyum yorgunluğu”. Onun nahoş hislerle eşlik edilmediğine göre, benim tavsiyem – onu gidermek ve ileriye gitmeye devam etmek. Yorgunluğu son damlasına kadar sıkarak içinden at, parlak ES’lerin her saniyesini yakala – sen, havasız bir odadan ilk defa burnunu çıkardın ve temiz orman havasını içine çekiyorsun, bu tecrübeyi bellemek için, mümkün olduğu kadar çok ES’leri tanımaya yetişmek için, geleceğe bir yedek yapmak için, bu havayı mümkün olduğu kadar çok içine çek, zira her yeni ES – bu, duvara çakılan bir kancadır, ve gelecekte senin sevinçli arzuların bu kancaya takılacaktır. Dorukta ne kadar zaman geçirebilmen – bir saat mi, yoksa iki saat – birçok etkene bağlıdır, fakat her halükarda fışkırmadan sonra kaçınılmaz bir geri çekilme başlar, çünkü aşırı doyumdan gelen yorgunluk birikecektir. Belki, tam ES patlaması esnasında bir fiziksel transformasyon ve fiziksel heyecanların taşkın tezahürü başlar, belki bu daha sonra meydana gelir, fakat her halükarda beden yeniden düzenlenmeye başlar ve böyle bir yeniden düzenlenme sonucunda “aşırı oksijen doyumu” olayı her defasında daha zayıf tezahür edecektir. Gene, senin üçüncü muhafızı ne kadar çabuk aşabilmen birçok faktörlere bağlıdır – belki, buna iki-üç ay gider ve bu süre içinde iki-üç gün devam eden güçlü ES fışkırmaları geri çekilmelerle değişerek devam edecek ve bunlar da (özellikle ilk başta) gene birkaç gün, bir hafta devam edebilir. ND’lerin giderilmesi ne kadar daha kusursuzsa, sen sıkılaştırma ve biçimsel pratiklerle ne kadar daha aktif uğraşıyorsan, ES’lere doğru yönelimin ne kadar daha azgınsa, geri çekilmelerin süreleri o kadar daha kısadır.

    Dördüncü muhafız hakkında uzun uzadıya anlatacak pek bir şey yoktur – bu, herşeyi gri yavan tatlı bir sis ile bürüyen memnunluktur. ES’ler tezahür ediyor, herşey galiba çok iyi… ve, memnunluk içinde nasıl uyuduğunu farketmiyorsun ve ancak ES’lerin bir yere kaybolduklarından uyanıyorsun. Sen, üçüncü muhafızı geçer geçmez, memnunluğun çalışma mekanizması her defasında arızasız işliyor ve, memnunluğun seni raydan atabilme kabiliyetinin önemsenmemesi, çok derin bir fiyaskoya, birçok gün boyunca parlak ES’lerin içinden düşmeye, ilk üç muhafızın güçlenmesine getirebilir.

     

    Dört muhafızın hepsinin ilk aşılması, pratikçiyi hemen pratiğin yeni seviyesine çıkarıyor, burada, öyle geliyor ki, ES’leri sınırsız, durmadan doğurmak ve kuvvetlendirmek mümkün. Gerçekte ise bu olmuyor, çünkü muhafızların aşılması – bir kerelik bir proses değildir, bu, derece derece olan bir prosestir ve, eğer sen onları şimdi aştın ve ES patlamasını yaşadıysan, o halde bu patlama ne kadar daha kuvvetli ve sürekliyse, o kadar daha aktif bir şekilde üçüncü ve dördüncü muhafız kendilerini gösterir. Onları aşmak zorunda olacak, ancak gerileme kaçınılmaz olur, neden sonra sen yeniden gücünü toplar, ileriye yönelirsin, yeniden muhafızları giderirsin. Problem olağandır – bu kadara parlak ve uzun süreli ES’leri yaşamak alışkanlığının yokluğu ve, senin pratiğin devam ettikçe, bu alışkanlık sağlamlaşıyor, sen hep daha ve daha parlak ve uzun süreli ES’lere alışıyorsun, hem fiziksel transformasyon da senin gayretlerine destek sağlıyor. Muhafızları her sıradaki aşmadan sonra sen ES2lerin tezahür etmesine hiçbir şeyin engel olmadığı şartlara düşüyorsun! Bu harika bir haldir ve onda yönelim muzaffer oluyor, sarsılmazlık niteliğini kazanıyor ve bu nitelik her defada hep daha ve daha çok bilenmektedir. Bu şartlarda “yönelimi pompalama” pratiği ile meşgul olmak arzusu meydana geliyor.

    Yönelimin pompalanması için, hürriyetin inanılmaz derecesine ulaşmış insanlar hakkındaki düşünceler rezonans edicidir – Kastaneda’nın, binlerce yıl boyunca kendi hayatlarını muhafaza eden, idrakin ölçülmez boyutlarında seyahat eden eski pratikçilerin tasvirleri bulunan kitaplarının okunması; “rengarenk bir ışık” içinde eriyen pratikçileri tasvir eden budist kitapların okunması; “akıl almaz bir gerçekleştirme”, “idrakin sonsuz dünyaları” v.s. cümleler rezonans eder – bütün bunlar, senin önünde sonsuzluğun açık olduğu ve, eğer pratikte kusursuz olursan, hiçbir şeyin seni durduramayacağı hissi ile rezonans eder. Bu, tarif edilemez bir histir – sen, sonsuz bir seyahat hakkında hayaller kurmak yerine, can sıkıntısını tıkayan memnunluğu yaşamak yerine hürriyetin kokusunu doğrudan doğruya içine çektiğin, yeni toprakta kendi ayaklarınla durduğun zaman.

     

    06-01-06) “Pozisyon” ve “hal” terimlerini koyalım. Pozisyon – [saptanan] arzuya uygun olarak bu yerde oluşturulan sabit algı toplamıdır. Hal – [saptanan] arzular dışında oluşan sabit algı toplamı. Örneğin, eğer duygusal cilalama ile meşgul olurken ben birdenbire boşluk küresi algısını ilk defa yaşadıysam, bu halde, boşluk küresini yaşamak arzusunun bu yerde olmadığına, onun yerine, huzuru yaşamak arzusu olduğuna göre, meydana gelen algı toplamı tanım itibariyle hal olarak adlandırılır, bu halin içine giren ve huzur yaşamak arzusu, NF’yi gidermek arzusu, duygusal cilalamayı yapmak arzusu ve huzurun kendisinden ibaret olan algı toplamı ise, pozisyon olarak adlandırılır.

    Bodhisattva pozisyonu”: herhangi bir insanın herhangi kederlenmesinin algılanması mevcut olur olmaz, hemen:

    1) kederlenmeye karşı NT kusursuz giderilir

    2) ES’lerin hisseden her varlıkta tezahür etmesi için sevinçli arzu doğurulur

    3) sempati ve sadakat doğurulur (ya ES’lere yönelen varlıklara karşı, ya da objesiz).

    Başka insanda kederlenmelerin varlığı hakkındaki açıklığın dışa itilmesinin, tamamlamaların önünü almak gerekir.

     

    Yeni hallerden biri – “barajı aşındırıyor”. Rezonans eden imaj: topraktan büyük bir baraj, nehri kapatıyor, su birikiyor ve barajı aşındırmaya başlıyor, sular, toprağı delip geçerek, dışarı sızıyor ve bir zaman sonra baraj yıkılacak.

    “Aşındırılan barajın” karakteristik belirtileri:

    1) Hapiste bulunduğuna dair açıklık. Sözün, asıl hangi kederlenmeler hakkında olduğunda bir ussal açıklığın mevcut olması şart değildir, hapishanenin konturları genellikle sisin içinden ancak belirir: burada soyut bir mefhum, şurada NF, orada mekanik bir alışkanlık v.s., fakat henüz anlaşılır değildir – asış hangi kederlenme aşındırılmakta.

    2) Barajın yarılacağının, hürriyete, ES’lere doğru gelecek fırlayışın önceden tadılması.

    3) Spesifik bir “gergin kiriş” hissi – bedenin tamamı (özellikle göğüs, karın bölgesinde) bir sıkıntı yaşıyor – gergin, fakat tatlı bir sıkıntı, sanki kiriş geriliyor ve yakında kopacak. Bunun yanısıra, bir şeyler yapmaya başlamak, bu gerginliği üzerinden atmak ya da onu yanından geçmek mekanik arzusu meydana gelebilir, fakat, bu arzu giderildikten sonra, fiziksel his devam ediyor ve onun hoş olduğu ortaya çıkıyor.

    4) Asıl hangi engelin tahrip edileceğini, akımın gücünün asıl nerede konsantre olduğunu ayırtetmek için ısrarlı bir arzu meydana geliyor. Bu arzu, diğer bir arzu ile koşullanmıştır – yarmayı hızlandırmak arzusu ile, o da (yarma – Terc. notu), açıklık gelirse, hızlandırılır. Algıları ayırtetmek arzusu meydana geliyor; bu arzu için rezonans eden imaj – etrafında bir potansiyelin konsantre olduğu bölgeyi yoklamak istiyorum. Barajın aşındırılmasının erken aşamalarında aranan açıklık bir türlü gelmiyor, ND’ler ortaya çıkmaya başlayabilir, ki onları kusursuz gidermek gerek.

    5) Açıklığa ulaşmama, benim “durmak arzusu” diye adlandırmak istediğim bir arzuyu hayata çağırır. O, faaliyete sürüklenmenin zayıflamasıyla, ES’lere karşı dikkatliliğin artmasıyla tezahür eder. Hal, “ben bir kulağa, bir işitime dönüşüyorum, hareketsiz kalakalıyorum, duruyorum” imajıyla rezonans eder. Algılar (ES olmayanlar) sanki bir pus içine dalıyor, şeffaflaşıyorlar. Durmak arzusu kuvvetlendiğinde, fiziksel heyecanlar meydana gelebilir – katılık, boşluk küresi. Gene buna “hızlanma” efekti eşlik eder – ben her zamankinden çok daha fazla algıyı ayırtetmeye başlıyorum, bunlar arasında ND’lerin küçük fışkırmalarını ayırtedebilir ve giderebilirim, ES’lerin küçük fışkırmalarını saptayabilir ve kuvvetlendirebilirim.

    6) Anın birinde açıklığın yarılması meydana geliyor – bir takım kederlenmeler toplamı birdenbire aşikar oluyor, onları yıkmak sevinçli arzusu meydana geliyor. Genellikle, tamamlayıcı çalışmalar hızlı, ciddi gayretler olmadan, yapılır, sanki kızakla küçük bir tepeden kayıyorsun.

    7) Aşındırılan baraj hali özellikle sık pratikte sonucunda daha önce ulaşılan açıklıkların unutulduğu, ES’lerin bir gölgeye çekildiği bir düşme dönemi içinden çıktığın zamanki durumda meydana geliyor (mesela, orgazmdan sonra ya da ND’lere yapışıp kalmadan sonra). Fakat o, keşif yaptığın zamanki durum için de özgüdür, ancak bu durumda “kızakla iniş” pek o kadar bariz olmuyor ya da büsbütün yoktur ve yolun bütün kesiminde gayret sarfetmek gerekir.

     

    “Aşındırılan baraj” hali, “kendine bir yol açmak (fışkırmak – Terc. notu) sevinçli arzusu”nun doğmasına getirir. İlkin onun objesi belirli değildir ve onu, “bu berbat hali” yaşamayı durdurmak için ısrarlı bir arzu olarak tasvir etmek mümkün. Daha sonra – fışkırmak arzusu kuvvetlendiği, ekstatik bir yoğunluğa ulaştığı zaman – hangi barajın yıkıma tabi olduğunda da bir açıklık geliyor.

     

    Yumuşak ısrar” pozisyonu, muhafızları aşmak için güçlü bir azim sonucunda oluşuyor. Doğrudan bir karşı koyma her zaman yeterince etkili olmayabilir – yoğun ES’lerin içinden düşmemek için hep daha fazla ve daha fazla gayret sarfetmek zorunda oluyor, bu ES’lerin etkililiği ise hep daha az ve daha az oluyor, sonuçta uykulu hal kuvvetleniyor ve bir zaman sonra, her türlü gayrete rağmen, geri çekilme meydana geliyor. Doğrudan karşı koyma yerine “yumuşak ısrar” pozisyonunu kullanmak amaca uygundur: ben, ES’lerin yoğunluğunun inmesine izin veriyorum, sanki “inişte bir frenleme” yapıyorum, yani, ulaştığım ES yoğunluğunda (ya da derinliğinde) ne pahasına olursa olsun tutunmaya çalışmıyorum, bunun yerine ise onun inişini muhafızları gidermek ve ES’leri doğurmak için periyodik gayretlerin sarfedilmesiyle eşlik ettiriyorum. Sonuçta hali, ES’lerin doğrudan bir karşı koyma sonucunda gittiğinden çok daha yüksek bir seviyede saptamayı başarabiliyorum.

    Yumuşak ısrar pozisyonu, sebatın sağlamlaşmaya başlamasına, yeni özellikler kazanmasına getirir. Onu, bundan önce, aynı anda tezahür ederek, onlarla karıştırılan diğer algı toplamlarının içinden ayırmak daha kolay oluyor. Onu yaşamanın direkt arzusunu yaşamak imkanı meydana geliyor, bu da onun kuvvetlenmesine getiriyor. Sebat, 4-5 derecelik bir yoğunluğa ulaştığında, onunla sert bir kaya, bir temel, sarsılmaz bir katılık imajı rezonans eder. Derin bir kuvvet imajı rezonans ediyor, sanki ağır bir cıva bir gölün dibinde yatmaktadır. Katılığın fiziksel heyecanı da meydana geliyor.

    Değişiklikler biriktikçe, aralıksız ES’lere ulaşma sınırında, bir kelime hem slogan, hem iç diyaloğun ana konusu, hem de yönelimin, sadakatin, azmin ifadesi oluyor – “yapmak!”. Aralıksız ES’lere ulaşmadan önceki bütün pratiğin, ancak en ilk adımlar, ölü uykudan kurtulmak, mezar taşının altından dışarı çıkmak için azgın bir arzu yaşayan varlığın ilk beden hareketleri olduğuna dair bir açıklık meydana geliyor. Bunu da yapmamış biri, ES istediğinde kendini aldatıyor. Acemilere ihtimam göstermek isteği nihai olarak kayboluyor, çünkü bu ihtimam – onları acıma, onları “isteyen, ancak yapamayanlar” olarak tamamlamadır. “İstemek, ancak yapamamak”ın bir kendini aldatma ya da genel olarak bir aldatma olduğu son derece açık oluyor. Kederlenmeleri giderme pratiğinde zor ya da anlaşılmayan hiçbir şey yoktur, özellikle herşeyin kitapta, pratikçilerin makalelerinde ayrıntılı bir biçimde ele alınmasından sonra ve, eğer kişi aralıksız bir esinli fonu elde etmeyi “beceremiyor”sa, bu ancak tek anlama gelir – kederlenmeler arzusu o yerde ES arzusundan daha güçlüdür. Pratikçilere destek verme, noktalı ve çok sevinçli oluyor – mesela, aynı soruyu aynı pratikçiye açıklamak arzusu on ya da yirmi kere tezahür edebilir, fakat daha fazla da değil – bu kadar açıklamadan sonra o artık kendisi düşüncenin seyrini, tavsiyelerin içeriğini yeniden canlandırmak durumundadır ve, eğer o bu problemi çözmüyorsa, hiçbir tavsiye artık hiçbir şeyi değiştirmez, bundan sonrası ancak onun gayretlerine bağlıdır.

     

    Direkt şimdi ben samimi değilim” pozisyonu. Ben, samimi olduğumu düşünüyorum ancak, fakat böyle artık birçok kere olmuştu, kendimi samimi saydığım zamanlar, sonra ise farketmemek imkansız gibi gelen müthiş bir kendini aldatmanın yer aldığı ortaya çıkıyordu. Onun için bundan böyle ben her zaman kendimin yeterince samimi olmadığımı, samimiyetsiz olduğumu sayacağım, samimiyetsizliği, ES’lere doğru yeni atılımlar yaparak, aramak ve gidermek sevinçli arzusunun her zaman tezahür etmiş olması için.

     

    Hatırda tutmanın yeterlilik sınırı – ES’leri öyle bir özümleme seviyesidir ki, bu seviyede ES’leri hatırda tutmak yeterlidir, onların hemen o anda tezahür etmeleri için. Hatırda tutmaya eşlik eden şeyler arzuya göre seçilir – mesela, benim hatırda tutmayı “şu anda neler yaşıyorum?” sorusunu kendime sormakla eşlik ettirmek hoşuma gidiyordu.

     

    ES’leri başka birinden alıp benimsemek, pratiği esaslı olarak yoğunlaştırır.

    Örnek için üstüngayreti alalım. Sen, bana karşı güçlü bir sempati (en az 7-8 derecede), sadakat yaşayabilir, üstüngayret algısını alıp benimsemek için güçlü bir arzu (en az 7-8 derecede) duyabilirsin, bu arzu üzerinde odukça uzun yoğunlaşabilirsin, ta spesifik bir gergin-mutlu bir algı, ki ona “magnetizma” diyeyim, meydana gelene kadar – sen “yapışmışsın” sanki, bir dolma hissi meydana geliyor, bunun yanısıra, kendini tanımlama (personally identification) hissedilir bir şekilde zayıflıyor, ve sonuçta sen esrarengiz bir şekilde öyle değişiyorsun ki, sanki üstüngayreti yaşamanın gerçekte olduğundan çok daha yoğun bir tecrübesine sahipsin, yani üstüngayreti doğurmak için bundan sonra olan teşebbüsler esnasında sen onu, bundan önce senin için mümkün olduğundan artık çok daha kolay ve daha yoğun yaşıyorsun.

    Fotoğrafın, sesin, ya da net bir hatıranın, ya da, ES’i ondan alıp benimsemek istediğin insanın şahsen bulunmasının kullanılması, alıp benimsemeyi kolaylaştırır. Buna “ES’leri yöneltilen alıp benimseme” diyeyim.

    Bu algı bende, sende olduğundan daha parlak ve sabit bir şekilde tezahür etmediği halde, böyle “kendini tanımlamanın aşındırılmasıyla manyetik yapışma” algısı, aniden artmış üstüngayreti yapmak kabiliyeti halindeki sonuç da, hatta sempatinin ve sevinçli arzunun var olması şartı yerine getirilmiş olsa dahi, olmayacaktır. Gene, eğer sen bana karşı (mesela, ailevi bir bağlılık değil de) 7-8 derecede bir sempatiyi yaşadığında ve bu algıyı alıp benimsemek için (mesela, KKD’den dolayı hareket ederek değil de) sevinçli arzu yaşadığında sadece kendini aldatıyorsan, bu durumda da sonuç olmayacaktır.

    ES’leri yöneltilmeyen alıp benimseme de vardır, senin için tamamen yeni olan bir ES’i alıp benimsediğin zaman.

     

    06-01-07) Algıların komple değiştirilmesi – “kişiliğin değiştirilmesi” – mümkündür. Kapsanan algı spektrumu ne kadar geniş olursa, bir kişilikten başka bir kişiliğe geçmek o kadar daha kolaydır. Sen, eğer sıkılgan ve kararsız biri olmaya alışmışsan, bu algı toplamının içinden kararsızlığı söküp çıkarmak ve onu kararlılığa değiştirmek çok zor, oysa eğer hemen birçok algı (ad, giyim, davranışlar, alışkanlıklar, çevredeki insanlar, kelime kadrosu v.s.) değiştiriliyorsa, bu değiştirme şaşılacak derecede kolay olabilir.

    Yeni kişilik için ES’ler ile rezonans eden algıları seçmek amaca uygundur.

    Kişilikleri devreli değiştirme pratiği enteresandır. Hastalıklı bir “kişiliğin ikileşmesi” ve sair istenmeyen yan etkiler bunun yanında meydana gelmiyor.

    Yeni kişiliği saptamak için, onun elemanlarının listesini oluştur ve onları aynı anda canlandır:

    *) Giyim. Farklı kişilikler için farklı giyim takımlarını edin ve hiçbir zaman “birbirinin” giyimini kullanma.

    *) Cümlelerin, kelimelerin seçimi. Farklı kişilikler için farklı alışılmış kelimeler ve cümleler edin.

    *) Onların dinledikleri müzik.

    *) Tad tercihleri.

    *) Gezinti yerleri.

    *) İlgilendikleri şeyler – sevdikleri kitaplar, sohbet konuları, dinlenme tarzları v.s.

    *) Arkadaş takımları. Yeni kişiliği kusursuz bir şekilde mükemmelleştirmek için, seni ancak yeni kişiliğinle bilecek yeni tanıdıklar edin. Onlarda seni algılama stereotipi henüz olmadığına göre, kendini onlara takdim ettiğin şekliyle seni kabul eder ve böylece yeni kişiliğe alışmanı kolaylaştırırlar.

    Yeni kişiliği kurmak – çok enteresan, yapıcı bir prosestir ve başlı başına ES’lerin tezahürü ile ilintilidir.

    Birkaç kişiliği birden edinmek mümkündür – daimi ya da epizodik olanlar. Sen, eğer ES’ler ile rezonans eden algılardan ibaret olan bir kişiliği oluşturutorsan, bu halde, tabii ki, bu kişiliği daimi yapmak isteyeceksin, zamanla ya da hemen ona tamamen geçmek için. Fakat, belirli amaçlar için epizodik kişilikler doğurmak mümkündür. Mesela, başka insanların gözünde aptal görünmek korkusunu gidermeyi öğrenmek için, bir salak rolü etkilidir. Yeni ortama gir ve tam bir salak olduğuna herkesi inandır. Buna uygun kelimeleri, jestleri önceden ezberle, aptal bir gülüşü antrenman et, isabetsiz cevaplar ver v.s. Diğer insanların görüşüne ne kadar bağlı olduğunu, onların görüşleriyle endişe duymaktan senin serbestliğinin ne kadar hayali olduğunu görürsün.

    Kişilikleri değiştirerek sen beklemediğin sevinçli arzuları keşfedersin. Mesela, salak rolü erotik ve cinsel algıları keskin bir şekilde kuvvetlendirir, bazı ES’ler daha parlak tezahür eder – demek, senin eski kişiliğin cinselliğin tezahür etmesini engelliyor, sen ise bunu farketmiyorsun bile, çünkü NF, görüş kaygısı, cinselliği bastırmak alışkanlığı ile sıkı bir biçimde kaynaşmışsın, salak olduğun zaman ise düşünecek bir şey yok – sen zaten salaksın, herkes bunu kesin “bilir”, ve artık ağız tadıyla kudurmak mümkündür. Görüş kaygısından serbestlik halini, diğer çekici halleri gibi, bellemek ve, onları yeni kişiliğin terkibine dahil ederek, onların içine doğrudan atlamak mümkündür.

    Tek, mekanik bir şekilde oluşturulmuş bir kişiliğin üzerinde sıkı sıkıya kenetlenmekten kurtuluş, “insanlara bağlılık” (İB)’ın – kendine yeterlik pozisyonuna ve onunla rezonans eden ES’lere engel olan ND’ler, PD’ler, mefhumlar, mekanik arzular, mekanik ayırtetmeler toplamının – kuvvetli bir şekilde zayıflamasına getirmektedir. İB’nin terkibi içine, görüş kaygısı, mekanik ihtimam, can sıkıntısı, memnunluk, kıskançlık, yalnızlık korkusu, “benim” mefhumu ve birçok şey daha girmektedir.

    “Ortak pratik”, “ortak yaşam” ve “ortak” denen aslında herşey – bu, çoğu zaman, İB’yi göstermek ve sağlamlaştırmak tarzından başka bir şey değildir. Onun tipik bir tezahürü, kişinin kendi adına değil de, “kolektif” adına konuşmaya başlamasından ibarettir – “biz düşünüyoruz”, “o anlıyor”.

    Pratikçi için, suratlar ile olmak herşeyden çok ilginç olduğuna göre, onlara karşı bir bağlılık meydana geliyor ve, eğer o giderilmezse, ilişkilerin etkililiği feci şekilde azalır.

    Zaman zaman tam bir yalnızlık içinde bulun – birkaç saatine ormana giderek ya da birkaç gününe başka bir şehre giderek. Daha, gece saat 3’de – 4’de kalkmak ve, herkes henüz uyuduğu sırada, kendi işlerinle meşgul olmak mümkün. Sevinçli bir yalnızlık ile rezonans eden imajları doğurmak mümkün. Benim için, mesela, bu, deneylerim sonucu beni tesadüfen başka bir “boyut”, başka bir “zaman”, “rüyaların paralel dünyasına” attığı ve dönüş yolunun kaybedilmiş olduğu hakkında hayal ettiğim bir hikayedir. Yumuşak bir ikindi güneşi, küçük, ücra bir şehir, sonbaharın ilk günleri, küçük bir parkta tozlu bir yol, ara sıra insanlar geçiyor, ancak onlar benden çok çok uzakta, ben hiçbir zaman burada yakın bir varlık bulamam, onların hepsi derin bir uykuda, benden çok çok uzak olan bir hayatın içine dalmıştır. Tamamen yalnız, alıştığım dünyadan ebedi olarak atılmış, ve, bana kalan tek şey, bu, yalnız uçan bir kuşun coşkusunu, ileride olanların önceden kestirilebilir olmadığının taşkın vecdini hissetmek, artık hiçbir zaman göremeyeceğim kişilere karşı ekstatik sadakati hissetmek ve herşeye rağmen kendi seyahatime devam etmektir.

    Yalnız olduğun zamanki halinde ve suratlarla beraber olduğun zamanki halinde esaslı farklılıkları tespit et. Yalnız bulunurken, ES’leri elde et. Suratlar arasında bulunurken, periyodik olarak esinli yalnızığı (EsY) doğur, sanki sen yalnızsın, sevinçli bir kendine yeterlik, pratiğin için tam bir sorumluluk ciddiyetini yaşa – o zaman ilişkiler etkili olur ve, memnunluk ve aleladelik yerine, sadakat ve sempati meydana gelir.

    Diğer suratların pratiğinden bağımsız,

    Korkular ve beklentilerden bağımsız,

    Şartlar, zaferler ve yenilgilerden bağımsız,

    Ben kendi pratiğimle meşgul olacağım,

    Ben seyahate devam edeceğim.

     

    06-01-08) Sosyal korkular – muazzam bir İB tabakasıdır; işte bunun için sosyal deneyler (SD) çok büyük bir öneme sahiptir. Sosyal deneylerin amacı, a) kederlenmeleri açığa çıkarmak ve gidermek, b) ES’leri, sadece kanepede oturarak (“kanepe pratiği”) yaşamak değil de, fakat bireylerarası ilişkilerin tam içinde bulunarak, yani kederlenmelerin derin ve ayırtetmek için erişilmez olduğu bir NF’de yattığı zaman değil, özellikle yoğun bir şekilde tezahür ettikleri zaman , yaşamaktan ibarettir. İnsanlarla her türlü temas, kederlenmelerin aralıksız akımına getirmektedir, fakat yalnız olduğun zaman bile, sosyal korkular ve diğer insanlarla ilgili başka kederlenmeler, gene tezahür etmiştir, NF’yi, mekanik İD’yi doyurarak.

    SD uygulayarak, sen, insanların negatif tepki vermeyi seçtikleri hareketleri yapıyor ve, onların sana karşı negatif tavırlarının (NT) ve hatta kinlerinin, nefretlerinin, istihkarlarının, saldırgan davranışlarının korkulacak şeyler olmadıklarını keşfediyorsun. Kendine karşı bir NT ya da kine vesile olmak için, alışılagelmiş hayat tarzından sadece bir adım uzaklaşmak yeterlidir – birine “sen” diye hitap etmek, satın alınan bir malın karşılığını bozuk para ile ödemek, teşekkür etmemek v.s., onun için SD uygulamak için imkanlar sayısızdır. Sen, sevinçli arzuları bastırarak, kendini sayısız sınırlamalar ile bağladın ve bu, sadece insanlar (çoğu zaman hayal edilen insanlar) tarafından NT’nin biraz daha seyrek olması içindir, ancak bunda hiçbir amaca uygunluk yoktur. İnsanlar tarafından negatif tavır karşısında dinsel korkunun ve SD esnasında meydana gelen diğer ND’lerin giderilmesi, sosyal korkuların, yolu ES’lere açarak, keskin bir şekilde azalmasına getirir.

    Eğer SD sonucunda benim hayatımı doğrudan etkileyen bir şey meydana geliyorsa (mesela, beni döverler ya da bir ceza yazarlar), gene de bu, korkuların erimesine getiriyor, çünkü gelecekte NT’ye karşı dinsel korku istenmeyen sonuçların soğuk hesabıyla değiştiriliyor.

    En basit bir SD bile pratikçide tam bir fırtınaya neden oluyor, ortaya çıkan kederlenmeleri kusursuz giderme neticesinde, pratikçi NF ve ND’lerden yüksek bir serbestlik derecesini elde ediyor, ES yaşamak kabiliyetini kuvvetlendiriyor.

    Bir daha tekrarlayayım: SD, “adaleti” elde etmek ya da ahmakları cezalandırmak için, hele intikam almak, sinsice sevinmek, kendi önemini ve üstünlük duygusunu kuvvetlendirmek için yapılmıyor, çünkü bu algılar ES’ler ile asla bağdaşmaz. SD, mekanik korkuları aşmak, ES’leri, sana karşı kimin ve nasıl bir tavır takındığına bakmadan, yaşamayı öğrenmek, ES’leri her türlü durumda doğurmayı öğrenmek, sosyal korkuları derin bir NF’nin içinden yüzeye çıkarmak, onları tahlil etmek ve gidermek, çok sayıda küçük ve büyük mefhumları açığa çıkarmak ve gidermek için uygulanır.

    Sıradan insanlar, genellikle, SD’nin amacını inatla anlamak istemiyor, pratikçileri zalimlik ve KÖD’ye yüz vermekle suçlayarak. Kendilerini pratikçinin yerinde onlar tasavvur edemez, zira onlarda kederlenmeleri gidermek arzusu ve ES’lere doğru bir eğilim yoktur, kendilerini “kurban” yerinde tasavvur ettikleri zaman ise, SD’nin gerçek objelerinde meydana gelen aynı yoğun ND’leri derhal yaşarlar. Şüphesiz, SD’de zalimlik yoktur, çünkü SD objesinde her gün yaşamaya seçtiği binlerce ND fışkırmalarına on tane daha eklenir, ki onun, bu arada, bunları yaşamaması da mümkündü, eğer her ufak tefek şeyden dolayı negatif duygularla patlamasaydı, zira ND – bu, kendi seçiminden bağımsız olarak herkesin yaşayacağı fiziksel bir acı değildir. Acıyı “vermek” mümkün, ND’yi ise “vermek” imkansızdır – herkes kendisi seçer – onları yaşamak ya da yaşamamak.

    Sıradan bir “ezoterikçi”nin SD’ye karşı tutumu – ona saçma, ufak ve uğraşmaya değmez bir meşguliyet olarak bakar. O, kendini pratikçinin yerinde tasavvur ettiği zaman, onda bir dehşet meydana geliyor, fakat bunu kendine bile itiraf edemez, onun için, kendi KÖD’sine dokunmamak için, o kendi dehşetini SD’ye karşı aşağılayıcı bir tutum ile telafi ediyor.

     

    06-01-09) ES tasviri” – bu, ES ile rezonansa girmek özelliğine sahip olan her türlü algıların doğurulmasıdır. Yani, eğer şu anda ES tezahür etmişse, bizim “bu ES’in tasviri” dediğimiz algı toplamının tezahür etmesi, çoğu zaman, bu ES’in şu  ya da bu niteliğinin kuvvetlenmesine getiriyor. Böylece, “tasvir” hem kelime, hem manasız bir ses, bir tablo, müzik, bir beden hareketi, bir bitki, bir hayvan, nesnelerin masada yerleşimi olabilir – mümkün olan herşey – fakat daha çok kelimeler (fikirler) halindeki tasvirler kullanılır:

    1) İçeriğini “çağrışımlar”, “karşılaştırmalar” diye adlandırdığımız fikirler (ya da imajlar): “gurupta gökyüzü”, “karları eriyen toprak” v.s.

    2) Tasvir edilen ES’ye paralel olarak tezahür eden, ondan önce ya da ondan sonra gelen herhangi bir başka algıların değişme karakterini tasvir eden fikirler.

    3) Tasvir edilen ES’in niteliklerinin değişme karakterini, bu arada diğer algıların tezahürüne bağlı olarak, tasvir eden fikirler.

    Tasvirin ES ile azami derecede rezonans etmesi için:

    a) bu ES’i diğer ES’lerden ayıran spesifik özelliklerini azami derecede net vurgulamak,

    b) şiirsellikler, felsefi muğlaklıklar ve somut algıları belirtmeyen diğer kelimeleri kullanmamak (mesela, sınır ötesi, kozmik, üstünşuur, büyüleyici, ilahi, kavranılmaz, gerçekten var olan v.s. gibi), bunun yerine ancak son derece açık bir anlamı olan kelimeleri (mesela, köpek, çam, ayazlı hava, soluk almayı istemek v.s. – yani, birçok defa yaşadığın şeyler) kullanmak lazım.

    ES’leri yaşama tecrübesi arttıkça, tasvirler mükemmelleşir, balasttan temizlenir, rezonans edici detaylarla kaplanır. Mesela, Skvo “çekilmişlik halini” tasvir etmek için “ezoterik” kitaplardan aldığı kelimeleri kullanmayı denemişti, ancak boşuna – rezonans meydana gelmiyordu, ta, nihayet, rezonans edici dayanak bir kelime – “elbise” – ortaya çıkana kadar. Nihai tasvir: “çekilmişlik hali meydana geldiği zaman, bireysel algılar elbise olarak algılanmaya başlıyor – giymek ya da çıkarmak mümkün olan şey”.

    “Fiksaj” (“saptama” – Terc. notu) – algının olduğu (şu anda devam ettiği olgusunu saptama hareketi. Saptama, ya algının tasvir edilmesi, ya da herhangi bir markalama yöntemi olabilir – bu algıyı belirten bir işaret ya da bir kısaltma yazmak ya da onun yoğunluk rakamını göstermek, ya da tespihteki taneyi çekmek v.s.

    Keşifleri saptamada sık rastlanan hata: onu, ortaya çıktıktan hemen sonra kaydediyorsun, neden sonra memnunluk, kaotik oyalanmalar meydana geliyor. Sonuçta, kağıtta sık tekrar edilmesi ulaşılan açıklığın hatırlanmasına getirmeyen kelimeler kalıyor. Böyle bir neticeyi önlemek için, keşfi birkaç kez tekraryaşamak, ona birkaç kere dönmek, rezonans eden tasviri tashih etmek lazım.

    Biçimsel pratik” (“BPR”) – bu, şu aşağıdaki hareketlerdir:

    1) birçok defa ve sıkı bir biçimde yapılır,

    2) sevinçli arzu ile motive edilir ve eşlik edilir,

    3) ES’leri hatırda tutma ile eşlik edilir,

    4) ES’lerin doğurulması ya da kuvvetlendirilmesi amacını (doğrudan ya da dolaylı olarak) taşır,

    5) ES’lerle rezonans eder (istenir),

    6) saptama ile eşlik edilir.

     

    BPR’yi uygularken, planlama mekanizmasını engellemek gerekir, kendine “bugün şu kadar eylemi yaparım” demek ve memnunluğu yaşamak ne kadar istense de. Böyle cümlelere ancak esinli bir faktör olarak müsaade edilebilir. Planlama, sevinçli arzuların tezahür etmesini engellemez, ancak eğer istenen şey çok basamaklı bir prosesin yapılması sonucunda elde edilir ve bu proseste planlama bir regülatör, bağlayıcı bir kuvvet rolünü oynuyorsa. BPR, böyle bir proses değildir. Onun için BPR’nin planlanması – bu, her zaman sevinçli arzulara karşı koymadır, etkililiğin keskin olarak inmesine getirir.

    Genel olarak BPR ve özel olarak saptamalar, ES’leri doğurma pratiğini azami derecede etkili yapar, çünkü:

    1) NF’nin ve “hiçbir-şey-olmuyor” halinin yavaş yavaş, devamlı aşılmasını sağlarlar

    2) ES’lere doğru dayanıklı bir “köprü” oluştururlar, çok kereli tekrarlama ile onları yaşamak alışkanlığını sağlamlaştırarak

    3) sevinçli arzuları yaşamak ve de ısrarlı ve azimli bir şekilde onları gerçekleştirmek alışkanlığını sağlamlaştırırlar

    4) en çok rezonans eden tasvirin aranması, ES’leri çok kere tekraryaşamayı kasteder.

    Teknolojilerin tasvir edilmesi”, sonuç verici bir ES’leri doğurma pratiği için son derece etkilidir. Yaşanan şeyin birincil, “ham” kaydından, tecrübenin birçok kere tekrar edilmesi, önemli ve önemsiz elemanların açığa çıkarılması üzerinden, gereken ve istenen aşamaların listesinin nihai olarak oluşturulmasına doğru – böyle, istenen hallere ulaşma teknolojisinin elemanları oluşturulur.

    Şu anda tezahür eden bir ES’i tasvir ederken, biz “ES’in nitelikleri”ni, yani ayırtedici şuur ile ayırtedilen karakteristik özelliklerini, vurguluyoruz: “ektatikliğini”, “özlülüğünü”, “derinliğini”, “yoğunluğunu”, “keskinliğini”, “manyetikliğini”. Niteliklerin tasviri için “Tasvirleriyle Es’lerin Listesi” kısmının sonuna bak.

    Ben, şu anda neler yapabilirim?

    a) ND, PD yaşayabilir, kendimi KO’ya verebilirim.

    b) ES yaşayabilirim.

    c) BPR yaparak, ES’lere ulaşma gayretlerini sarfetmek (çünkü asıl BPR’ler, algıları değiştirmek için çok sayıdaki eylemler sayesinde ES’leri yaşamak alışkanlığını oluşturma ve sağlamlaştırma aracıdır).

    Seçmek için başka bir şey de yok zaten.

    Sen, BPR ile uğraşmaya başladığın zaman, bazen uykulu bir hal meydana geliyor ve bu halin kuvveti aşılmaz olabilir. Uykuyu almak teşebbüsleri hiçbir şeye getirmiyor, çünkü sebep, uykuyu tam alamamada değildir, sebep, senin bundan önce bilmediğin bir halin içine düşmendedir – kaotik oyalanmaların aralıksız akımı kesiliyor, esinli bir fon var. Şu ana kadar sen ancak iki hali biliyordun – uyku ve, daima ona özgü olan bir NF ve kaotik oyalanmalarla, uyanıklık. Uyanıklığın değişmez sıfatlarının giderilmesi, mekanik olarak diğer bildiğin bir hale – uyku haline – kaymana getiriyor. Eğer uykulu hale kapılmamak, uykulu hal çekilinceye kadara aralar yaparak, BPR ile uğraşmak olursa, o zaman problem yok oluyor. Uykulu hali en etkili biçimde her türlü entelektüel, psikolojik ve fiziksel oyunlar, yarışmalar, PD’ler giderir.

    Her günlük, her iki saatlik, her bir saatlik, her dakikalık, her 15, 10 ve 5 saniyelik saptama pratiklerini bağdaştırmak ve sıra ile yapmak mümkün, onları sürekli ya da seçilen bir zaman süresi içinde yaparak. Onlar, hayatın yoğunluğu ve doluluğunun çok kat artmasına getirmektedir.

    Her günlük saptamayı ben her zaman yapmaya tavsiye ediyorum – yapılan kayıtları günün sonunda toparlamak, yaşanmış günün sonucunu, bir yılın sonucunu yaptıkları gibi, çıkarmak – keşifleri yazmak, uygulanan deneyler ve BPR sonuçlarını kaydetmek, sevinçli arzuların listelerini tazelemek, eES’ler içinde yaşanan saniyeleri toplamak v.s. İnsanlar, bir güne ufak bir şey olarak bakmaya alışmışlar, fakat pratik dışında tam bir gün geçirmek, memnunluk, aleladelik, NF ve ND’ler içinde tam bir gün yapışıp kalmak demektir – bu, ölüme doğru geniş bir adımdır ve onun arkasından aleladelik ve ND kuyruğu daha uzun zaman uzayıp gider. Kenid hayatını günlere saymak ve sayımı, yıllar olarak değil, günler olarak sürdürmek amaca uygundur – bu, bir güne karşı mekanik umursamaz bir tutumu gidermeye yardım eder.

    Eğer bir gün, bir “yıla” eş tutlmuşsa, o zaman her iki saatini ilgili bir ay ile belirtmek mümkündür.

    Her iki saatlik (“2ss”) ya da her bir saatlik (“bss”) saptamaları da ben gene her zaman her türlü şartlarda yapmayı tavsiye ediyorum, bu arada geceleyin de, çünkü bu, uykunun ES doğurmak için kesilmesi sayesinde daha kaliteli bir biçimde alınmasına yardım ediyor, NF içinde çok saatli bir yapışıp kalma meydana gelmiyor, ve gene bu bedendışı tecrübenin ve bilinçli rüyalar tecrübesinin edinilmesine yardım ediyor. Hatta, eğer bir saatin sonucu “hiçbir şey yapılmamıştır” kaydı olsa ya da sadece yaşanan ND listesi kaydedilmiş olsa dahi, bu da uyandırıcı ve itici bir hareket olur.

    Bss esnasında tipik hatalar: “start telaşı” (birşeyler yapmaya başlamak için spazmodik girişimler, hafif bir panik); “start süredurumu” (“ileride tam bir saat var, şimdi işlerimi bitirir ve pratiğe başlarım” gibi düşünceler – bir kendini aldatmadır, yenilgiye götürür); “sürekli (permanent) süredurum” (start süredurumu bir saatin hemen hemen tümü boyunca devam eder, finiş telaşına getirir); “finiş telaşı” (bari son dakikalarda bir şeyler yapmak için spazmodik girişimler – yenilgi, kendini aldatma, pratiğe karşı ilginin yokluğu anlamına gelir).

    Her dakikalık (“hds”), her 15 saniyelik (“15ss”) ve her 10 saniyelik (“10ss”) saptama esnasında, örneğin, belirtilen bir zaman dilimi içinde halin genel olarak değerlendirilmesi saptanır. Ben, 1’den 9’a kadar olan bir ıskalayı kullanmayı teklif ediyorum, bu ıskalada “5” – “hiçbir-şey-olmuyor” halini, “6” – zayıf bir esinli fonu, “7” – ES fışkırmalarıyla dayanıklı bir EF’yi, “8” – sürekli ES’leri, “9” – ekstatiklilik fışkırmaları ile güçlü ES’leri karşılar. Ve, benzer şekilde aşağıya doğru: “4” – zayıf bir NF v.s. Hds esnasında hemen birkaç not vermek imkanı vardır, mesela, ND ve ES’lerin azami yoğunluğunu, sarfedilen gayretlerin yoğunluğunu saptamak v.s. – bu, seçime bağlıdır.

    5 saniyelik saptama (“5ss”) esnasında aynı ya da daha basit işaretler kullanmak mümkün. İlk başta hds’nin bile (artık daha sık gerçekleştirilen saptamalar bir yana) imkansız bir şey olduğu gelebilir. Pratikte ise hds’nin hemen hemen her türlü faaliyet ile tamamen bağdaştığı ortaya çıkıyor (saptamayı zihnen de yapmak mümkün) ve hds, “zamanını almamak” bir yana, fakat, tersine, onu son derece dolu yapar, pratiği, ES’leri daima hatırda tutmaya mecbur ederek, NF ve ND’lerde, uzun süren kaotik oyalanmalarda kontrolsüz bir yapışıp kalmayı imkansız yaparak, dayanıklı bir EF’ye ve enteresan gözlemlerin, keşiflerin beklenmedik derecede büyük sayısına ulaşmaya getirerek. Tecrübeli pratikçiler hds’yi birkaç saat art arda yapmak kabiliyetindedirler, 15-10-5 ss’yi ise onlarca dakika boyunca. Şöyle bir benzerlik kurmak mümkün: eğer disket formatlanmış değilse, ona hiçbir şey kaydedemezsin – sıradan bir insanın hayatı işte böyledir, bir rüya gibi geçip gider. Eğer disket formatlanırsa, o zaman onu sıkı doldurmak mümkündür – BPR esnasında hayat, ağzına kadar doludur ve yaşanmış bir gün, sanki bir hafta geçmiş gibi, hissedilir.

    Arzuyu sesli olarak ifade etme (“ASİ”) pratikleri çok etkilidir. Eğer durum, arzuyu sesli olarak ifade etmeye müsaade etmiyorsa, o halde bunu içten yapmak mümkün, bunu mümkün olduğu derecede dudakların en azından hafif bir oynatmasıyla eşlik ettirerek. Ben, şunları tavsiye ederim:

    1) ASİ’yi seriler halinde yapmak, bir seride en az 10 eylem, optimal 50-100 eylem;

    2) her uzun seriden sonra ara yapmak ve, kaotik oyalanmaları gidererek, meydana gelen ES’lere kulak vermek;

    3) eğer ara esnasında kaotik oyalanmalar aşırı musallat oluyorsa, yeni seriye başlamak amaca uygun olur;

    4) somut arzuları seçmek: “sadakati yaşamak istiyorum”, “kendimi rüyada idrak etmek istiyorum”, “herkesin esinli sezgiler yaşayabilmelerini istiyorum”;

    5) söylediğin cümleyi kısaltmak, eğer çok defalı bir tekrarlama sonucunda kısaltılmış varyant tam ifade ile katı bir şekilde çağrıştırılıyorsa, mesela, “herkesin esinli sezgiler yaşayabilmelerini istiyorum” yerine “herkes için ES istiyorum”;

    6) pratiğin, bir gün içinde yaklaşık 1000 eylem ASİ yapıldığı zaman, gözle görülür değişmelere getireceğinden kendine hesap vermek.

    Sen, BPR ile birkaç gün üst üste yoğun bir şekilde meşgul olduktan sonra, 1-2 güne ara vermeyi tavsiye ediyorum, hatta eğer bu zayıf bir EF’nin içine kaymaya getirse bile. Eğer EF çoğunlukla hşo (“hiçbir-şey-olmuyor” hali – Terc. notu) ile değiştiriliyorsa, ara kısaltılır, çünkü BPR’ye, dayanıklı bir EF’yi elde ederek, devam etmek sevinçli arzusu meydana geliyor. Aralar esnasında ben “şu anda ben neler yaşıyorum?” sorusuna daha sık (saptamasız) dönmeyi tavsiye ediyorum. Ara esnasında önemli keşifler meydana gelebilir – yeni açıklıklar, yeni ES’ler.

     

    Ben, ASİ esnasında şunları takip etmeyi tavsiye ediyorum:

    1) cümlenin tekrar edilmesinin mekanikleşmemesini, her cümlenin, zayıf olsa dahi, ancak ilgili arzunun tezahürü ile eşlik edilmesini. ASİ’nin her eyleminin uzunluğu, yaklaşık 5-10 saniye eder;

    2) ASİ esnasında EF’nin ya da ES fışkırmalarının mevcut olup olmadığını;

    3) ASİ’ye devam etmek sevinçli arzusunun, önceden tatmanın direkt şimdi mevcut olup olmadığını.

     

    Büyük bir ASİ tecrübesi elde edildiği ve arzu ayrı bir algı olarak net bir şekilde ayırtedildiği zaman, ASİ’yi “arzunun aralıksız doğurulması” (“AAD”) olarak tadil etmek mümkün: bunun yanısıra, arzunun (İD’de dahil) söylenmesine son verilir ve ancak arzunun net bir şekilde tezahür etmiş olması kontrol edilir. Eylemin süresi 1-3 saniyeye kadar azalır, bu da yoğun bir EF’nin tezahürünü hızlandırır, fakat, bunun yanısıra, sesli ifadenin yokluğunda bir “uyuma”, pratiğin silikleşmesi, kaotik oyalanmaların içine kayma – özellikle EF’nin henüz istikrarsız ve zayıf olduğu zaman – ihtimalinin arttığından kendine hesap vermek gerekir.

     

    BPR’ye gene şu aşağıdaki pratikler de aittir:

    *) [açıkça yalan bir mefhumu] mekanik olarak değiştirme pratiği

    *) [şahsi tarihten olan önemli olayları, ND’lerin giderilmesi ve ES’lerin doğurulması ile] tekraryaşama

    *) açıklığı saptama. Bunun yanında, açıklıkla rezonans eden cümle tekrarlanır. Mesela, “ben – başkayım” cümlesini tekrarlayarak, ben, bunun hakkında kimin neler düşündüğünen bağımsız olarak kendi yolumun olduğuna dair, kimin neler yaptığına bakmadan kendi sevinçli arzularımı gerçekleştireceğime dair, başkaları mekanik olarak taklit etmek istemediğime dair bir açıklığın üzerinde konsantre oluyorum. Bu, insanlara olan fon bağlılığı giderir, önceden sezmenin, sonsuz seyahatin v.s. tezahür etmesine getirir.

    *) dikkati [kaotik oyalanmalardan istenen hale] döndürme pratiği. Mesela, “şu anda neler var?” sorusunun sorulması, cari hale olan dikkatliliği, ES’leri ve sevinçli arzuları hatırda tutmayı artırır, uyuşuk süren bir NF ve zayıf ND’leri açığa çıkarır.

    *) duygusal cilalama pratiği.

    BPR’ler, gerileme esnasında bir “cankurtaran simidi” durumundadır, çünkü bu, yapmaya başlamak mümkün olanlardan en basit şey – BPR’lerden bir tanesini uygulamaktır, bunun sonucunda da hal, yavaş olsa da, ancak kaçınılmaz olarak değişmeye başlar.

    Sık, parlak ES’ler, ekstatiklik fonu tezahür ettiği zaman bile BPR uygulamak sevinçli arzusu meydana geliyor – bir “şişirme” olayı meydana geliyor, ES’lerin nitelikleri arttığı zaman. BPR ile meşgul olmak arzusu, ancak ekstatik ES’lere ulaşma aşamasında, ekstatiklik, bir “dayanılmazlık” aşamasına ulaştığı zaman, kayboluyor.

    Esinli alışkanlıkların” oluşturulması: belirli bir hareketin (istenir ki, bir gün içinde birkaç kere yapılan bir hareket olsun) her zaman, asgari olarak belirli bir ES’i doğurma gayreti ve azami olarak bu ES’in tezahürü ile eşlik edilmesini elde etmek sevinçli arzusunun gerçekleştirilmesidir. Mesela, suyu çaydanlığa doldururken, her defasında bir coşku ya da güzellik duygusunun yaşanmasını elde etmek mümkündür. Fakat özellikle HER defada. Belki, ilk başlarda sen çaydanlığı ateşe koymak için 5 kat daha fazla zamanı harcarsın, fakat bir-iki hafta sonra bu hareketin yanında ES’in yaşanması bir alışkanlık haline gelir ve sen sıradaki alanda mücadeleyi başlayabilirsin. Adım adım ilerle – jigantomaniyi hiç değişmeyecek olanlara bırak ve, sevinçli arzulara uygun biçimde, bir somut adımın arkasından diğer somut bir adımı at.

     

    06-01-10) KÖD – [kendi] önemlilik duygusu. KKD –  [kendi] kusurluluk duygusu. [Kendine] acıma. [Beni] incittiler.  [Bana karşı çıkana karşı] saldırganlık. Sıkan ve yırtan ND’ler – bu, “ben”in rencide edilmesine karşı tepkilerdir, PD’ler ise – “ben”in desteklenmesine karşı tepkidir, onun için “ben” hayalinden kaynaklanan kendi kendinin önemi – ND’ler ve PD’lerin temelidir. Hatta KKD dahi, KÖD’nin sonucudur, çünkü “önemli ben”in incitilmiş olduğu ve bu önemliliği korumaya güç yetmediği zaman meydana gelir. ES’ler olduğunda, “ben” hakkındaki fikirler zayıflar, kesik olur, arka plana çekilirler, ekstatik ES’ler olduğunda ise, “ben” büsbütün hayali oluyor.

    Sen, eğer samimi isen, o halde “ben”in hayali olduğu hakkındaki konuşmaların hiçbir şeyi değiştirmediğini ve, bu hayalin en öldürücü tarafı olan KÖD’yi zayıflatmak için, son derece somut bir şeyi yapmak gerektiğini çabuk farkedersin. Son derece etkili bir pratik olarak ben “stalking” pratiğini teklif ediyorum. Sosyal deneyler pratiği, çok güzel bir ön alıştırmadır. Stalking hakkında çok çeşitli malümatı, Kastaneda’nın şahane kitaplarında bulmak mümkün. Stalking, sıradan insanların ateşten kaçtıkları gibi kaçtığı durumları kasıtlı olarak oluşturmaktan ibarettir: senin KÖD’n azami derecede incindiği ve sen ortaya çıkan ND ve PD’leri kusursuz giderdiğin durumlar. Böyle bir durumu oluşturmak için optimal yöntem – bir zalim’in, diğer insanları incitmeye, küçük düşürmeye, bastırmaya çalışan, bunu yapmasını bilen ve bunun için yeterince imkanlara sahip olan aptal, saldırgan, kibirli bir kişinin (ya da bir grup kişilerin)  iktidarı altında ya da etkisi alanında bulunmaktır. Sıradan bir insanın ancak hayal edebildiği en “dehşetli” durumlar, stalkingi pratik eden biri için en leziz durumlardır.

    Stalking, yenilgi ile sonuçlanıyor, eğer sen ND’lerin kusursuz giderilmesini elde etmeyi bırakıyorsan ve de eğer zalimden intikam almak, onu öldürmek, ona zarar vermek arzusu meydana geliyorsa, zira bu, kurban pozisyonuna geçtiğin anlamına gelir, yani KÖD ile savaşı kaybettin ve kendin bir zalime dönüşmeye başladın.

    Stalking, tam bir zafer ile sonuçlanıyor, eğer a) herşeye rağmen, senin kendine hakim olman ve azmin sarsılmaz kalıyor, sen ND’leri kusursuz gideriyor ve ES’leri yaşıyorsan, ve b) sen, tutmaya seçtiğin mevzileri (mesela, fiziksel bütünlüğü ya da banka hesabının dokunulmazlığını muhafaza etmek v.s.) tutuyorsan.

    Azami derecede parlak bir sonucu elde etmek için, net bir hesaplama gerekir. Hakiki zalimler nadir rastlanır ve, birini kaçırırsan, bir başkasını bulacağına dair bir garanti yoktur. Bir zalim ile karşılaştığında, onun etkisi alanına girmek, onun mekanizmalarını incelemek, manipüle etme yöntemlerini aramak lazım, kendi kişiliklerini değiştirme sanatını yetkinleştirerek ve, zalim vasıflarını en çıkık gösterecek şekilde ona görünerek. Hiçbir zaman ulaştığın noktada durma – sen, oyunun daha gerçekçi olması için, senin KÖD’ne zalimin baskısının artması için, her zaman daha fazlasını yapabilirsin.

    Zalimi inceleme sonuçlarının listesi şu aşağıdaki şıklardan oluşabilir:

    *) o, senin KÖD’ni incitme yöntemlerinin hingilerine sahiptir. Mesela, öfke ile bağırmaya ya da zehirli bir şekilde alay etmeye, ya da alay konusu yapmaya v.s. gücü var mı.

    *) seni yıldırmaya zorlayarak, onunla manipüle etmek için hangi “düğmelere” ve nasıl “basabilirsin”.

    *) deneyi bitirip, onun etkisi altından çıkmak için hangi yöntemler mevcut, onun esas zaafları. Mesela, bu, şunlar olabilir:

    a) ondan daha büyük zalimler (amirleri, akrabası, arkadaşı v.s – kendisinin “yasal” zalimleri olarak kabul ettiği herkes) önünde korku,

    b) malvarlığını, statüyü, makamı, parayı v.s. kaybetme korkusu,

    c) alay konusu olmak, küçük düşürülmüş olmak korkusu – zalimlerin en güçlü korkularından biridir, çünkü zalim olmak, çok “yaralanabilir” bir KÖD’ye sahip olmak demektir zaten,

    d) anlaşılmaz bir davranış önünde korku. Anlaşılmayan bir davranış, korkuya neden oluyor, çünkü onu yönetmek zordur ve her zaman kontrolü kaybetme tehlikesi vardır.

    Eğer zalim, eline baltayı alıp seni hiçbir mukaddemeye lüzum görmeden öldürmüyorsa, bu işte onun bir sıra “zaaflarının”, yani davranışlarının sınırlayıcılarının olduğu anlamına gelir. Bu sınırlayıcıların açığa çıkarılması ve incelenmesi, zalimi incelemenin asıl amacıdır.

    Stalking pratiği, gelecek kaygısının büyük (belki de tam) bir kısmının, bir takım şartlar korkusundan çok, KÖD’nin incinmesi korkusundan ibaret olduğunu ortaya çıkarıyor. Gelecek korkusunun keskin bir şekilde zayıflaması, önceden sezme ve diğer ES’lerin bir çığ gibi artmasına getiriyor.

    Başarılı bir stalking kriteri – zalim ile olan etkileşiminin en kızgın döneminde yaşadığın zevktir. Kastaneda, savaşçıların özellikle yoğnu bir zevki yaşamak için zalimlerle etkileşimi amaçlı kullandıklarını yazıyor – bu, ND’leri en ağır şartlarda, onların meydana gelişlerinin en kuvvetli mekanizmaları azami derecede devreye girmiş olduğu zaman, kusursuz giderme sonucunda ES’lerin toplu olarak tezahürü başladığından dolayı oluyor.

    Asketizm – bu, gelecek kaygısının ikinci kısmı olan şartlar önünde korkuyu aşmaya (yani, kusursuz gidermeye) yönelik bir pratiktir. Ben, güçlü ND’ler (herşeyden önce KA) yaşamak alışkanlığının mevcut olduğu durumları oluşturuyorum, bunun yanısıra, fiziksel bedene telafisi imkansız olacak bir zararı vermemeye dikkat ederek. Örnekler:

    *) sıcak bir havada sıcak, çok tatsız bir suyu içmek

    *) gürültülü, pis kokulu, rahatsız bir yerde uyumak

    *) tuzsuz bir yemeği yemek

    *) dezenfekte edilmiş dikenli bir tel ile, her hareketten güçlü bir fiziksel ağrının meydana geleceği şekilde kendini üzerini sarmak (irinlemesine izin vermeden)

    ve saire – imkanlar sayısızdır.

    Önemli olan, senin davranışlarının dışarıdan bir seyirci için ne kadar önemli görüneceği değil, önemli olan – senin yaşadıklarındır. Eğer sen, “yalancı bir asketizm kahramanlıkları” meydana getirerek, çiviler üzerinde uyuyor ve bunun yanısıra KÖD, KA, diğer ND’leri yaşıyorsan, böyle bir “asketizm” bütün kederlenmelerin getirdiği aynı yere getirir – marazm ve çürümeye.

     

    06-01-11) Tamamlamak (zihinde çizerek tamamlamak – Terc. notu) ve dışa itmek (dışlamak – Terc. notu) arzusu (“TDA”), her zaman mekaniktir, çünkü sevinçli arzular her zaman ussal açıklık ile rezonans eder. TDA’nın mekanik arzuların belirtilerine uyduğunu denetlemek kolay.

    Bir şeyde samimiyeti, başka bir şeyde de samimiyetsziliği yetiştirmek imkansızdır. Diğer insanların tezahürlerini ayırtetmek ve incelemek isteksizliği, ki, böyle olmakla beraber, gene onların istenen imajını desteklemek arzusuyla eşlik edilir, kendinde mevcut algıları ayırtetmek yeteneğini kaçınılmaz ve keskin bir şekilde zayıflatır, bu da aptallığa, ND’lere ve başka kederlenmelere götürür.

    Tamamlamalarla çalışma – pratikçilerin muazzam sayısı için bir ayak bağıdır, onun için ben tamamlamaların tahlil örneklerinden oluşan bir derlemeyi oluşturmak istiyorum, “sorular ve cevaplar” derlemesi gibi: “rapordan bir parça” – “yorum” çiftleri.

    En militan tamamlamalar, senin “yakın” ve “iyi tanıdığın” olarak saydığın kişilerle ilgili tezahür eder. Bununla, pratikçinin en yakın çevresinin çoğu zaman onun pratikle uğraşmasına karşı son derece saldırgan bir tutum sergilediği ilgilidir, zira eğer o algıları ayırtetmeye, açık düşünüşü geliştirmeye, mefhumsallığı gidermeye çalışıyorsa, o zaman insanların yarattıkları ve destekledikleri imajları peşinen kabul etmeyi bırakır – onun çevresinde bulunan insanların algılarını samimi olarak anlamaya ve onlara karşı kendi tutumunu oluşturmaya ister.

    ES’leri doğurmada yanlışlıkla tamamlamalara dayanmak, çok yaygın bir durumdur. Sen, eğer okşadığın bir kızın sevgi yaşadığını tasavvur edersen, sevgi artar. Onun (mesela, seni gerçek ya da hayali rakiplerinden yürüttüğünden dolayı) kinci bir sevinç yaşadığını tasavvur edersen, sevgi kayboluyor. Buradan şöyle bir fikir ortaya çıkıyor: “ben sevgi yaşamak istiyorum. Ben, onda sevgiyi tamamlıyor ve kendim onu yaşıyorum. Sevgi, benim için çekici bir algıdır, neden ondan vazgeçeyim ki?”.

    Yani tamamlama, bir ES yaşamak yöntemi olarak kabul edilir. Gene de, fikrin böyle akışının zahiri bedahetine rağmen, o yanlıştır, ve tamamlama – bir kederlenmedir, yani, ES’lerin tezahür etmesine yardım etmemek bir yana, fakat tersine – onları engelliyor adeta. Ve, eğer sen ES’leri daha güçlü, daha çeşitli ve daha sık yaşamak istiyorsan, o halde bu meseleyi çözümlemek gerekir. Açıklığa ulaşmak için, şu aşağıdakilere dikkat etmelidir:

    a) tamamlama – bu, samimiyetsizliğin yetiştirilmesidir, samimiyetin bastırılmasıdır. Samimiyet her zaman ES’ler ile, açıklık ile rezonans eder – samimiyetin tezahür etmesi sonucunda neyi keşfettiğine bakmadan. Samimiyetsizlik her zaman genel bir aptallığa, ND’lerin artmasına, algıları ayırtetmek yeteneksizliğine ve – sonuç olarak – istediğin algıları seçmek yeteneksizliğine ve, demek, sevinçli arzuları yaşamak, ES’leri geliştirmek yeteneksizliğine getirir. Hem, samimiyet – başlı başına son derece çekici bir ES’dir.

    b) tamamlamalar sık onların (kendiliğinden)ifşa olunmasının endişesiyle, ifşa olunmasını hızlandırabilecek ya da “dikenler” ve tamamlamalar, diğer ND’ler arasındaki kontrastı kuvvetlendirebilecek şeye karşı bir NT ile eşlik edilir. Tamamlanmış imaj, “dikenlerden” ne kadar daha uzaksa, sendeki fon kaygısı o kadar daha güçlüdür.

    Bu gözlemden şöyle bir tahmini çıkarmak mümkün: insanda, diğer algılar arasında, onun samimiyetsiz olduğu ve başkaları tamamladığına dair bir ussal açıklığın izleri sık mevcuttur – mesela, kör bir iç diyaloğun bir parçası halinde, ki bu parça aktif bir şekilde bastırılmaktadır. Bu, her insanın tamamlamaları açığa çıkarması ve gidermesi mümkün olduğu anlamına gelir, eğer onda böyle bir arzu ortaya çıkarsa, ve tamamlamaya devam etmesi ancak samimi olmak arzusunun yokluğu anlamına gelir.

    c) tamamlamalar – sevgi, sempati ve sair ES’ler için bir engel durumundadır, zira tamamlamanın yıkılmaması için, insanın tezahürlerini algılamayı bırakmak, onun tezahürlerine dair açıklığı sürekli bastırmak gerekir, sonuçta canlı bir insan yerine sen önünde, ona karşı sevgiyi ve sempatiyi yaşamak imkansız olan, alçıdan bir kalıbı bulunduruyorsun sadece. Tamamlamalar yardımıyla ES yaşamak isteyenlerin umdukları seçmeli bir samimiyetsizlik ise, imkansızdır.

    d) “hiçbir şey tasavvur etmemek” girişimi, kendini aldatmanın karmaşık şekline götürür, sen, hiçbir şeyi tasavvur etmediğini ancak düşündüğün, fakat tamamlayan insanların davrandıkları gibi davrandığın zaman. Dışarıdan bu çok iyi görünür, ve kendini samimi bir incelem ile açığa çıkarmak kolaydır.

    e) var gücüyle geliştirilen tamamlama gene de yıkıldığı zaman (ki bu er ya da geç her zaman meydana geliyor), ND’lerin sayısı ve yoğunluğu feci şekilde yüksek bir seviyeye çıkıyor ve hatta sevgi ve sempatiyi hiçbir zaman yaşamamak arzusu bile meydana gelebilir. Aptallık sonucu sen bu ND’lerin sebebinin ES’lerde değil, senin aptallığı yetiştirdiğinde bulunduğunu anlamaya kabiliyetsizsin. Tamamlama, açıklığı ve samimiyeti elde etmek arzusu sonucu yıkıldığı zaman, sen her zaman ES ve sevinçli arzuların çok parlak yükselişlerini yaşıyorsun.

    f) tamamlamak arzusu – her zaman mekaniktir. Sen, kendi kız/erkek arkadaşın ile temas etmek imkanını kaybettiğini tasavvur et – hemen çok güçlü ND’ler ortaya çıkıyor: kayıp duygusu, KA v.s. Bu, genel olarak kabul edilen görüşe aykırı olarak, bir “aşk” belirtisi değildir, tersine – mekanik bir arzunun, yani ES’ler ile değil, kederlenmeler (mesela, KA, KÖD, sahip olmak hırsı, kıskançlık duygusu, yalnızlık, aleladelik ya da can sıkıntısı korkuları v.s.) ile motive olan bir arzunun en sağlam belirtisidir. Sevgi, sempati, sadakat v.s. gibi ES’lerin toplamı olarak anlaşılan “aşk”, ayrılık, temas etmek imkansızlığı düşünceleri esnasında ND ile hiçbir zaman eşlik edilmez. Eğer ND meydana geliyorsa, demek, senin sempatine, sevgiyi ve sempatiyi ÖLDÜREN mekanik arzuların oldukça büyük bir payı karışmıştır. Mekanik arzular ve ND’ler toplamı olarak anlaşılan bir bağlılık, her zaman senin kişiyi tamamladığın derecede meydana gelmektedir. Bağlılık, ancak tamamlamalara karşı ortaya çıkmaktadır. Sen, eğer insanı incelemeye ve tamamlamaları bırakmaya başlıyorsan, o zaman, bu incelemenin sonuçlarından bağımsız olarak – onda duygusuz bir kütük mü, ya da parlak, hevesli bir şahsiyet mi keşfedersin, farketmez – her halükarda senin bağlılığın kaybolur, ES’ler ise artar.

    Tamamlamak arzusu, orgazmdan, aleladelik, can sıkıntısı, KA ve sair ND’lerin içinde yapışıp kalmaktan sonra artıyor. ES’ler olduğu zaman, samimiyete ne pahasına olursa olsun eğilim de vardır. NF olduğu zaman, “değer”e hastalıklı bir bağlılık meydana geliyor, yani tamamlamadan, bir memnunluğa ulaşmak, aleladelikten kaçmak aracı olarak, vazgeçmek istenmemektedir.

    g) tamamlamalar ne kadara daha güçlü olursa, o kadar daha çok ND sende o insanı incelemek teklifine cevap olarak ortaya çıkıyor, özellikle de, eğer biri onu, ve onunla beraber de seni, kendisi incelemeye deniyorsa. Sen, samimi olduğun zaman, böyle teklifler ve inisiyatifler ancak bir sempati, sadakat, kederlenmeleri arama ve onlardan kurtulma ile ilgili bir önceden tatmanın fışkırmasına neden oluyor.

    h) tamamlamaların en güçlü bir şekilde senin en sık temas ettiğin en “yakın” kişilerle ilgili tezahür ettiğine göre, sen başka bir zamanda samimyeti elde ediyor, ND’leri gideriyor ve ES’leri doğuruyorsan dahi, gayretlerin etkililiği sıfıra yaklaşır, çünkü zamanının “aslan payı” içinde sen aptallığı ve bağlılığı (yani, ND ve ND korkusunu) yetiştiriyorsun. Tamamlamaların giderilmesinin geri kalan herşeyde pratiğin etkililiğinin keskin olarak artırdığını, yeni bir tamamlama dalgasının meydana gelmesinin ise onu keskin olarak azalttığını farketmemek imkansızdır.

    i) tamamlamaların ES yaşamaya “yardım” ettiklerine dair ana kanıt ile ne yapmalı? Eğer, insanı tamamlayarak, sen ona karşı bir sevgi yaşıyorsan, bu, sevginin tamamlamalar sayesinde değil, onlara AYKIRI olarak tezahür ettiği anlamına gelir sadece, ve sen, sevgiyi de, diğer ES’leri de direkt şimdi çok daha güçlü ve sürekli olarak yaşayabilirdin, eğer tamamlamaları gidermeye başlasaydın. Şu kişiye ya da başka birine karşı, ya da objesiz bir formda.

    k) alçı kalıbına olan bağlılığı kuvvetlendirerek, sen kendini açık bir ayırtetmeden mahrum ediyorsun ve sonuçta senin için son derece enteresan bir insan direkt senin burnunun dibinde geçebilir ve sen, aptallık ve ND’ler ile dolup taşmış olarak, onu görmezsin, bununla ES’lere doğru yedi milli adımlarla ilerlemek imkanını kaybederek, çünkü insanların ES yaşadığını tahmin etmeye sebep veren tezahürleriyle rezonansı kadar ES’lerin tezahürünü başka hiçbir şey böyle hızlandırmaz – ben, ES’lere ulaşma pratiğinde tecrübe alış-verişinde bulunmak nadir imkanının kaybedildiğini artık konuşmuyorum.

    l) insanı tamamlama, ona karşı olan sempati ile bağdaşmaz! Bu, saçma gelebilir, fakat, böyle olmakla beraber, bu aşikardır. Ben, tamamladığım zaman, hareketsiz yalan bir imaj yaratıyor ve bundan menunluk yaşıyorum. Bu imajın camı arkasında ise, kederlenmeler yaşayan ve, belki, onlardan kurtulmaya çalışan bir varlık kalıyor. Ve ben bu varlığın kederlenmeler yaşamayı bırakmasına yardım edebilir, onun açıklığa ve ES’lere ulaşma gayretlerine destek verebilirdim (eğer bu gayretler varsa, zihnen çizilerek tamamlanmıyorsa), fakat ben onun kederlenmelerini görmemeyi seçiyorum, hatta tersine – onu kendini aldatmayı sürdürmeye motive ediyorum. İnsanı tamamlamak – onun tabutunun kapağına çivileri çakmaktır. Bu, memnunluğu ve ona karşı tam bir ilgisizliği yetiştirmektir. Bu, onun kederlenmelerden kurtulması ve ES yaşaması için olan sevinçli bir arzu ile, bodhisattva pozisyonu ile asla bağdaşmaz.

     

    Diğer insanların algılarını inceleme şunları içerir:

    1) sen, eğer samimiyeti elde etmek, kendini tahlil etmek isteseydin, kendi kendine soracağın soruların listesinin oluşturulması;

    2) bu soruların cevaplarının incelenen kişiden alınması;

    3) genel, belirsiz cevaplar halinde – ek, kesinleştirici soruların sorulması;

    4) insanın davranışlarının, onun cevaplarıyla karşılaştırılması, çelişkilerin, belirsizliklerin ortaya çıkarılması, yeni soruların sorulması;

    5) incelenen insanın, onun algılarının terkibi hakkında tahmin çıkarmak için esasların meydana gelmesi ihtimali olacak şekilde davranacak durumların oluşturulması;

    6) eğer insan, “bir şeyi istediğini” söylüyorsa, o halde arzuyu gerçekleştirmek için neler yaptığını, sonuçların nasıl olduğunu öğrenmek (ya da gözlemlemek);

    7) eğer insan, “bir şeyi anladığını” söylüyorsa, o halde neyi anladığını kesinleştirmek ve tahmin edilen anlamasına uygun şekilde onun davranışının değişip değişmediğini gözlemlemek, tahmin edilen anlamasına uygun şekilde davranışını değiştirmek için neler yaptığını, hareketlerinin sonuçlarının nasıl olduğunu öğrenmek;

    8) insanın cevaplarını ya da davranışlarını yorumlarken, tek bir yorum ile kendini sınırlandırmamak – her defasında 2-3 ya da daha fazlasını arayıp bulmak, neden sonra onların gerekçeli oluşlarını, kişinin diğer davranışları ve sözleriyle çelişkili olmayışlarını incelemek.

     

    İncelemeler esnasında tipik hatalar:

    1) Dişsiz, bu insana önceden adapte edilmiş sorular sorulur, onun NT’sini uyandırmamak, ona cevaplarda bir zorluk oluşturmamak için.

    *) çözüm: kendi listene “suratların” oluşturdukları listelerden soruları dahil etmek (makaleler derlemesine bak.), “surata” şu ya da bu soruyu senin listene sokmasını teklif etmek.

    2) Cevaplar, daha sonraki analiz için bir malzeme olarak değil de, peşinen kabul edilir – çelişkiler aranmaz, incelenen insanı, onun cevaplarını doğrulamak ya da yalanlamak, ya da kesinleştirmek için esaslar meydana gelecek şekilde davranmaya itecek durumlar oluşturulmaz.

    3) İnceleyen kişi samimiyetsizdir ve sadece kendi kendisini aldatmak ister, kendi tahminlerinin tasdikini ne pahasına olursa olsun elde ederek. Bu, zor bir durumdur, çünkü, madem insan kendini aldatmaya karar vermişse, artık hiçkimse onu engelleyemez.

    *) çözüm 1: “surattan” kendi incelemen hakkındaki kayıtları okumasını rica etmek,

    *) çözüm 2: kendi incelemeni, sanki başka, tanımadığın bir insanın yazılarını okuyormuş gibi, okumak.

    4) İncelenen kişinin, asıl hangi algıları şu veya bu kelime ile belirttiğini bildiği ve onun belirtmelerinin seninkilerine özdeş olduğu esassız bir şekilde varsayılır. Gerçekte insanlar böyle şeyler hakkında hemen hemen hiçbir zaman düşünmezler, belirli durumlarda söylenmesi kabul edilen şeyleri düşünmeden tekrarlayarak. Onun için, eğer insan, mesela, “sevgi yaşadığını” söylüyorsa, o aslında senin sevgi olarak adlandırdığın şeyi değil de, bir acıma, ihtimam, dostluk hissini, can sıkıntısını ve aleladeliği dışa itmek arzusunu ve hatta NT korkusunu, bir boyun borcu duygusunu ve hatta kinciliği ve kinci bir sevinci bile yaşayabilir! (Mesela, kız, bir oğlanı okşuyor, bunun yanısıra, onu rakiplerinden kaçırdığını düşünerek).

    *) çözüm: kişinin algılarına dair malümatı ancak analizin konusu olarak almak, bu bilgileri diğer sözler ve tezahürlerle karşılaştırmak, sağduyuya ve senin kendini ve diğer insanları gözlemleme tecrübene dayanarak, sonuç çıkarmak.

    5) Başka bir insanın algılarından anlamak imkansız olduğunu sanmak hatalıdır. Açıklığa ulaşmanın ilk tecrübeleri zorlukla verilir, hem esas zorluk, açıklığın yakalanamaz, tezahürlerin karışık v.s. olduğunda değildir, esas zorluk, aptallık, mekanik TDA süredurumunu, açıklığa ulaşma korkusunu aşmaktan ibarettir. Açıklığın kendisini ise elde etmek, genellikle, çok ve çok kolay.

    *) çözüm 1: açıklık korkusunu ve sair ND’leri gider,

    *) çözüm 2: antrenman yap,

    *) çözüm 3: açıklık mevcut değilse, ona göre de, o olmadığı gibi, davran. Kendini aldatma çeşitlerinden biri şundan ibaret: sen, “onun neler yaşadığını bilmiyorum ya”, diye düşünüyorsun, fakat, bunun yanısıra, onun neler yaşadığını kesin biliyormuş gibi, ona karşı hareket ediyorsun, yani tamamlamayı yetiştiriyorsun.

    6) O yerde mevcut olan algıların yanında “ben” gibi bir şey tamamlanır. Mesela: “evet, o bir hayvan gibi davranıyor, ancak o gene de iyi bir insan – orada bir yerlerde, ruhunun derinliklerinde, genel olarak, bütün olarak, onun için ben gene de onu seviyorum”. Böylece sen tamamlamayı oluşturuyorsun ve, mevcut algılar üzerinde değil, kendi tamamlamanın üzerinde konsantre olmaya çalışarak, onu kendi algılarının üzerine yerleştiriyorsun.

    *) çözüm: kendine, “o” algısı bir yana, “ben” algısının bile olmadığından, hesap ver – algılar vardır, bu algılardaki farklılıklar vardır, farklı algılara karşı tutumun vardır, onun için zamanın her anında onun tezahürlerinden, bu tezahürlerin yorumlarından ve buna karşı kendi tutumundan, kendi sevinçli arzularından kendine hesap ver.

    7) İnsanın tamamlanması “uzaktan”, onunla yakın temasa girmeden, oluyor. Mesela, sanatçıları, yazarları, politikacıları, vaizleri ve, ancak çok nadir anlarda çok spesifik şartlarda, o insanın bir dikkat objesi olduğunu bildiği ve istediği imajı sürdürmek için gayret sarfettiği zaman, gördüğün başka insanları çok sık tamamlarlar.

    Tipik bir örnek – bir resim ya da bir şarkı v.s. senin için esinli bir faktör durumundaysa, bu, onu meydana getirmiş insanın ES yaşadığı (en azından o anda) anlamına geldiğinin hatalı varsayımıdır. Ki, klozetteki sigara izmaritinin bile esinli bir faktör olabileceğini hatırlatırım. Bu tamamlama, asgari bir incelemenin bir çok “diken” ortaya çıkarmasına rağmen, onu sürdürmek arzusunun çok dayanıklı olmasıyla ilginçtir.

    *) çözüm: insanlarla mümkün olduğu kadar yakın bir temasa gir, onları incele, eğer onların algıları hakkında bir fikir oluşturmak istiyorsan. Onların davranışlarının hangi detayının tamamlamaların çok katlı binasını aniden büsbütün yıkabileceğini önceden hiçbir zaman bilemezsin.

    8) “Tamamlamaları yapmacık olarak kesmek”. Sen, “herhalde, o gene de hiç akıllı ve duygulu bir insan da değilmiş”, diye düşünüyorsun ve, tamamlamanın giderilmiş olduğunu düşünerek, onunla temas etmeyi kesiyorsun. Gerçekte bu böyle değildir, sadece bir mefhumu – “o akıllı ve duyguludur” – sen, büyük ihtimalle ND’ler ile motivelenmiş olarak, başka bir mefhum ile değiştirdin. Paradoksaldir, ama bu durumda sen ancak düşüncelerinde onu aptal ve duygusuz sayabilirsin, fakat, o bilgeli ve duygulu biriymiş gibi davranmaya devam edersin, üstelik onunla temasın kaybolmasında dolayı bir acıma, ona karşı bir özlem v.s. yaşayarak.

    *) çözüm: insanı incele, negatif ve pozitif tamamlama kargaşasını oluşturma.

    9) Kendini aldatma şekli – insan, sana karşı peşinen bir NT yaşayacak ve seninle teması – şimdi ya da hatta büsbütün – kesecek şekilde, onu “incelemeye” başlamak, neden sonra sen “onu incelemeye denedim, fakat olmadı – o reddetti, darıldı ve gitti” diye düşünüyorsun. Bunun yanısıra, tabii ki, sen kendi tamamlamalarını dokunmadan sürdürmeyi devam ediyorsun.

    10) İlgili algıların dış sıfatlarının sıkıp çıkarılmasının arkasından tamamlama. Mesela, insanların hayatı o kadar mutsuzdur ki, onlar en azından PD yaşamak istiyor, sinemaya gidiyor, bir “bayram” düzenliyorlar, fakat sonuçta çoğu zaman PD’lerin ya bir türlü gelmediğini, ya da, hep aynı can sıkıntısı ve ND’ler ile değiştirilerek, çabuk kesildiğini esef ile buluyorlar. O zaman bir ümitsizlik içinde onlar PD’lerin dış sıfatlarını sıkıp çıkarıyor – çok sesli bağırmaya, gülmeye, “eğlenmeye” başlıyorlar, ve etraftaki insanlar, hiçbir analiz yapmadan, bu “sıkıp çıkarma” arkasında insanın gerçekten PD yaşadığını tamamlıyorlar. Kaşları çatık bir alın arkasında yaratıcı bir düşünceliliği, bir gülümseme arkasında – sempati ve huzuru v.s. tamamlıyorlar.

    *) çözüm: 7)’nci maddede olanların aynısı.

    11) “İnsan, böylesine yalan söylemez ki!” hatası. Söyleyebilir. Hiçbir şeye bağlı olmadan – ne sosyal konumuna, ne mesleğine, ne de kendine karşı tutumuna v.s. – insan müthiş bir yalancılığa muktedirdir, onu istediği kadar uzun bir zaman süresi içinde destekleyebilir, geliştirebilir. Çoğu zaman insanlar kendi yalanlarına kendileri inanmaya başlıyorlar.

    *) çözüm 1: uzun bir zaman dilimi içinde gözlemlediğin, incelediğin insanların kendileri hakkında anlattıklarını dinle ve onları kendi hatıralarınla karşılaştır. Mesela, velilerin sana “hiçbir zaman senin düşüncelerin üzerinde kontrol kurmadıklarını, aynen onlar gibi düşünmeye zorlamadıklarını” söyleyebilirler. Bunu kendi hatıralarınla karşılaştır. Direkt şimdi, onların mefhumlarına aykırı düşen bir düşünceyi dile getir ve onların tepkilerini izle,

    *) çözüm 2: şu anda tezahür eden, geçmişte olan kendi kendinin yalancılığını, samimiyetsizliğini incele,

    *) çözüm 3: diğer pratikçilerin kendi kendilerini, diğer insanları incelemeleri hakkındaki raporlarını oku,

    *) çözüm 4: şu ya da bu hükmü vermek için gerekçelerin gerekli olduğu ve konuşanın “dürüst yüzünün” böyle bir gerekçe olmadığına dair pozisyonunu katı bir şekilde takip et,

    *) çözüm 5: kendi incelemelerinin sonuçlarını detaylı olarak ve yazılı bir şekilde kaydet, onları dışlama mekanizmalarını engelle.

    12) İnsan, çelişkiler içinde takılıp kaldığı zaman, yalancılığı sürdürmeye ya da mefhumu savunmaya devam edecek gücü olmadığında, eğer bari asgari bir sağduyuyu iddia ediyorsa, o zaman kendi yalanını ya da mefhumun yalan olduğunu, ya da kendisinde ND varlığını v.s. bazen kabul ediyor. Bunu, açıklığın gelmesi olarak kabul etmek hatalıdır – bu, sadece senin dostluğunu, pozitif tavrını (PT) geri kazanmak, konuyu değiştirmek ve herşeyi unutmak, sonra da, tabii, eskisi gibi davranmak yöntemi olabilir.

    *) çözüm: eğer insan, açıklığı elde etmişse, bunun ardından belirli bir davranış meydana gelir – onun olup olmadığını kontrol et:

    a) kendi davranışını açıklığa uygun şekilde değiştirmek için gayret sarfediyor, bu gayretleri detaylı olarak anlatabilir – ne yapmış, ne olmuş, ne olmamış, nasıl keşifler, gözlemler, sorular v.s. olmuştur. Detaylar yoksa – demek, gayretler olmamış, açıklıkları saptamak arzusu yoktu, demek – açıklık yoktu, taktik bir hamle vardı,

    b) bu açıklığa aykırı olan diğer telakkilerinde düzeltme yapıyor,

    c) sen, bu konuyu tekrar açtığında, bir sinirlenme duymaz,

    d) açıklığı sağlamlaştırmak için, kendisi bu konu üzerinde konuşmaları başlatıyor,

    ve saire.

    13) Bazen kabul – bu, sadece kendi görüşlerinin genişliğini göstermek, karşı koymanın (muhalefetin) yüksek gerilimini kaldırmak, işlememiş olan öğretmen rolünü, sana başarılı bir baskı yapmak için bari bunun işleyeceği ümidiyle, bir dost rolüne değiştirmek için kullanılan taktik bir hamledir.

    *) çözüm: 12’nci made için olanların aynısı.

     

    İnsanların bazı tipik tepkileri ve onların en sık açıklamaları:

    1) “Bilmiyorum, bunun üzerinde düşünmedim” – çoğu kez, “bunun üzerinde düşünmek istemiyorum” ya da “senden gizlemek istediğim bir görüşüm var” anlamına gelmektedir. Test: bunu düşünmesini teklif et, tepkisini izle.

    2) “Falan kişilerin falan davranışlarına nasıl bakıyorsun” sorusuna, “herkesin kendi yaşam tarzını sürdürmeye hakkı var…”, “normal bakıyorum”, “hiçbir şekilde bakmıyorum”, “ben, insanları oldukları gibi kabul ederim” gibi cevaplar verilir – çoğu kez, “onlardan nefret ediyorum”, “onları yok ederdim” anlamına gelir. Test: senin kendinin ya da onun yakın birisinin de böyle davrandığını söyle, tepkisini izle.

    3) “Kelimelerle herşey ifade edilemez”, “duygular raf raf yerleştirilemez”, “herşeyi olduğu gibi algılamak mümkün”, “sadece, dünya ile bir uyum içinde bulunmak mümkün”, “eğer herşey işte böyle tahlil edilse, bütünlük kayboluyor” =>> “kendi algılarımdan kendime hesap vermek istemiyorum”, “ND’leri, aptallığı yaşamak istiyorum”, “senden ve sorularından bıktım artık, benim için bunlar enteresan değildir”.

     

    Kendi kendini inceleme, [kendi] algılarını ayırtetme gayretleri, tamamlamaları açığa çıkarmayı önemli derecede kolaylaştırır, gerekçeli tahminler için esaslar verir.

     

    Tamamlamaları yaratma prosesini, onları ortaya çıkarma tecrübesini, gerekçeli tahminleri oluşturma antrenmanını, esinli ayırtedici şuuru uyandırmayı ve birçok şeyi daha, yeni bir insanla tanışma ve yakınlaşma sürecinde gerçekleştirmek çok etkilidir. Becerileri tekrar tekrar sağlamlaştırmak ve “tamamlamak ve dalıp kalmak” mekanik arzusunun içine kaymayı önlemek için, adım adım yakınlaşmanın birkaç tipik zincirini oluşturmak gerek. İstenir ki, senin davranışlarını gözlemleyecek, yazışmalarını, raporlarını, sonuçlarını analiz edecek başka bir pratikçi sana yardım etsin – dışarıdan bakıldığı zaman, tamamlamalar ve dışa itmeler, prosesin içinde bulunan sana göründüğünden, 10 kat daha net görünür.

    Böyle zincirin bir varyantını getireyim: bir kızın İnternet aracılığıyla tanışması.

    Muhatabının her yeni “portresini” oluşturdukça, onu öncekilerle karşılaştır. Portreyi oluşturma sürecinde, imkanın oldukça, ona dair her tahminini gerekçelendir.

    Her kişiyi (1’den 10’a kadar olan bir ıskalaya göre) değerlendireceğin parametreler ve tezahürler listesini önceden oluştur.

    *) Bir tanışma sitesine ilan ver. Oğlanlardan en fazla cevabı, eğer seks için partner aradığını yazarsan, alırsın. Fotoğrafsız mektupları değerlendirmeyeceğini belirt. Bir yığın mektup aldıktan sonra, üzerinde çalışacağın mesajları seç – tercihen, en fazla ilgini çekenleri. Onlara morallerini yükseltici bir şeyler yaz, daha mektup almak için. Vücutları net görünen fotoğrafları, ve yüzleri net görünen fotoğrafları göndermelerini iste.

    *) Mektubun ilk bir-iki satırını dikkatle oku. Onu yazan kişini portresini, senin hayalinde canlandığı şekliyle, detaylı olarak tasvir et.

    *) Onun bütün mektuplarını sonuna kadar oku. Yeni portreyi oluştur.

    *) En küçük ve bulanık fotoğrafı seç, yeni portreyi oluştur. Sonra da aynısı – vücutlu fotoğrafı, büyük bir plan ile yüzü çekilmiş fotoğrafı üzerinde.

    *) Seksi metinli bir mektup yaz ve cevabını oku, yeni portreyi oluştur. Boş entelektüel oluşumlardan ibaret bir mektubu yaz. Cevabını oku ve yeni portreyi oluştur. Güçlü ND’lerin ifadesi olarak yorumlayacağı bir mektubu yaz. Cevabını oku ve yeni portreyi oluştur. Ve saire. İsteğin ve imkanın üzere yazışmaya devam et, her defasında başka bir “yem” sunarak. Muhatabının ilgiyi kaybetmemesi için, onu (kendinin ya da kendinin olmayan, arzularına uygun olarak) yarı erotik fotoğraflarla kızıştır, zamanı seçer seçmez en yakın tarihte buluşmak istediğini temin et.

    *) Onunla telefonla görüş ve, çeşitli, bu arada sivri de olan, konulara – cinsel fanteziler, tecrübe, eşcinsellik, şiddet, akrabalar, kıskançlık ve aldatma, iş, amaçlar ve meraklar – değinerek, etraflı sohbetler düzenle. Her sohbetten sonra yeni portreyi oluştur.

    *) Onunla tarafsız bir bölgede buluş, konuş, gezin, onu canlı olarak izle.

    *) Seks yap.

    *) Artık yeni bir erkek arkadaşının olduğunu (kocanın, çocuklarının, işinin olduğunu, velilerinin yasakladığını v.s.) ve onunla buluşmayacağını bildir – ilişkileri kestiğin sırada onun davranışını izle.

    *) Bütün portreleri karşılaştır. Analizini yap, sonuçları çıkar, keşifleri yaz.

    Bu şema yaklaşıktır, ve gerçek durumda sen kendin vurguları yerleştirir, prosesi genişletir ya da herhangi bir yerinde onu kesersin.

    Sıradan bir insan, tüm hayatı boyunca ancak birkaç böyle olayı yaşıyor ve, tabii ki, hiçbir şeyi incelemiyor, analiz etmiyor, sonuç çıkarmıyor, yani tecrübe edinmiyor. Sen ise insanlara dair açıklığa ulaşmada bir ay içinde, diğer insanların tüm hayatı boyunca edindiklerinden, çok daha büyük bir tecrübeyi edinebilirsin.

     

    06-01-12) Gelişme yörüngesi” – bu, ardışık gelişme aşamalarının sabit takımıdır.

    (Hatırlatırım (“Terimler listesi” kısmına bak.): “gelişme” – bu, sonucunda ES’lerin herhangi bir niteliklerinin spektrumu ya da yoğunluğu artan değişmeler toplamıdır. “Değişme” – gayretler sonucunda yeni bir alışkanlığın oluşturulması. “Gayret” – konsantreli ve yoğun bir sevinçli arzudur. “Sonuç” – istenen algıların, bu algılara ulaşma gayretlerinden sonra, tezahür etmesi. “Sevinçli arzu” (sa) – önceden tatma ve diğer ES’ler ile rezonans eden bir arzu).

    Kaba bir yaklaşımda gelişme yörüngesi şöyle görünür:

    1) birinci aşamada ben bütün cephelerde gayret sarfediyorum – onlara karşı sevinçli bir arzu meydana gelen en çeşitli pratikleri yapıyorum. Bu aşamayı “frontal (cephesel – Terc. notu) baskı” olarak belirteyim. Sa yoğunluğu 1’den 6’ya kadar dalgalanır, sa dayanıklılığı az ya da ortadır.

     

    2) Anın birinde, artan bir frontal baskı sonucunda, “samimiyetin yarılması (dışa fışkırması – Terc. notu)”, benim tüm bu zaman içinde alanın birinde samimiyetsiz olduğuma, çok güçlü bir kederlenmeyi, onu ayırtetmek istemediğim kadara ona alışmış olduğum bir kederlenmeyi (kederli dominant), dışa ittiğime dair bir açıklığın parlak bir fışkırması meydana geliyor.

     

    3) Samimyetin yarılması’ndan sonra, işbu samimiyetsizliğin açığa çıkarılması ve giderilmesine yönelik olan bir “siklon”un ortaya çıkması gelir.

     

    (Siklon’un tarifini hatırlatırım: bu,

    *) yoğunluğu 5-6’nın üstünde olan, hatta 10’a kadar yaklaşan,

    *) diğer algılar tarafından olan etkilere karşı son derece dayanıklı, tezahürünün süresi, diğer sa’lara bile nazaran, çok uzun olan,

    *) sadece ES’ler, 10’a kadar varan bir önceden tatma ile değil, fakat “fiziksel heyecanlar” ile de – mesela, “iradenin çıkması”, sertlik, zevk v.s. ile – (en azından ara sıra) eşlik edilen,

    *) “tehevvür”, “eğilim” ile çok güçlü rezonans eden

    bir sevinçli arzudur).

     

    Frontal baskının başladığı andan samimiyetin yarılması anına kadar geçen zaman (tp),

    a) “ejderha katsayısı”nın karesine ters orantılıdır (“ejderha katsayısı” – “Od” – (ND’leri açığa çıkarma ve gidermede, ES’leri doğurmada) sebatın, (kederlenmeleri kusursuz gidermede, ES’leri yaşamaya kendini vermede) azmin, samimiyetin, önceden tatmanın tezahürünün yoğunluğu ve sıklığıdır),

    b) “ES katsayısı”na ters oranrılıdır (“ES katsayısı” – “Oo” – diğer ES’ler, FH, sevinçli arzular, ayırtetme gayretleri v.s.’nin tezahürünün yoğunluğu ve sıklığı),

    c) “saldırganık katsayısı” – “Na” (saldırgan ND’lerin tezahürünün yoğunluğu ve sıklığı)’nın karesine doğru orantılıdır,

    d) “kederlenmeler katsayısı” – “Nn” (tüm diğer ND’ler, NF, mekanik arzular, aptallık süredurumu v.s.)’na doğru orantılıdır:

     

    tp = (Na2 * Nn) / (Od2 * Oo)

     

    4) Siklon, algıları ayırtetme, kederlenmeleri gidermede kusursuzluğu artırma (“sıkılaştırma pratiği”) gayretlerinin hacminin keskin bir şekilde  artmasına getirir. Siklon, sevinçli arzuların ayrı ayrı, tek tarafa yönelik kasırgalarını doğurur.

     

    5) Sıkılaştırma pratiğinin sonucu olarak “keşifler kaskadı” ya da “yarma (atılım – Terc. notu)” meydana gelir:

    a) açıklıklar birbirinin ardından meydana gelir

    b) olağanüstü bir yoğunlukla ES’lerin artık bilinen ve henüz yeni olan nitelikleri tezahür ediyor, onların tezahürlerinin dayanıklılığı artıyor

    c) “ejderha pozisyonu” bütünüyle sağlamlaşmaktadır

    d) çok güçlü ve dayanıklı sevinçli arzular taşkın bir gelişmeye neden oluyor

    e) Pratik ile ilgili literatürü incelemek – kitabı, makaleleri okumak – sevinçli arzusu netleşiyor. Anlatımın netliği ve kısalığı (ki bundan önce buna “kuruluk” diyordu), sevinç ile, yönelim ile parlak bir şekilde rezonans etmeye başlıyor

    f) biçimsel pratikler, keşifleri sağlamlaştırma sevinçli arzusu kuvvetleniyor

    g) sonuçları kaydetme, tasvirleri, teknolojileri oluşturma sevinçli arzusu kuvvetleniyor

    h) algıları ayırtetmek için hep daha ve daha fazla gayret sarfetmek sevinçli arzusu kuvvetleniyor

     

    Zincirleme reaksiyonlar evresi” – keşifler kaskadının ilk ve en aktif evresidir. “Zincirleme reaksiyon” – açıklığın ve kederlenmelerden kısmi (bazen önemli derecede) kurtuluşun her defasında hemen hemen aniden, belirli bir konu üzerinde konsantre olma esnasında hemen hemen gayret safedilmeden, başladığı bir olay.

    Keşifler toplamı içinde a) “küçük keşifler” ve b) “büyük keşifler” net bir şekilde ayırtedilir. Büyük keşiflerin karakteristik özelliği – ekstatik ES fışkırmalarının eşlik etemesidir.

    Meyve toplama evresi” – keşifler kaskadı’nın ikinci evresidir. Keşifleri sağlamlaştırmak için 5-10 yoğunluktaki bir sevinçli arzu ile – ulaşılan açıklığın ve diğer ES’lerin birçok defa yaşanması, sonuçların saptanması ile – karakterize edilir.

     

    6) “Dört muhafız” olarak adlandırdığım mekanizmaların işlemesinden dolayı, bir gerileme başlıyor. Meydana gelen ES’ler, ekstatik olanlara ne kadar daha yakınsa, ilk beş aşamanın uzunluğu ve derinliği o kadara daha büyük, gerileme de o kadar daha küçüktür. Altıncı aşamanın kaçınılmaz başlayacağını bilerek, pratikçi, onun gayretlerine rağmen bu aşamanın başladığını görür görmez, “yumuşak bir geri çekilme” pratiğine başvurmaya hazırdır, bu da gerilemeyi daha az uzun ve daha küçük yapmaya izin verir.

    Belirli bir andan itibaren gerileme, kederlenmelerin meydana gelmesine artık getirmiyor, bunun yerine, “yumuşak pratik” pozisyonuna bir çekilme oluyor; bu pozisyonda:

    a) aralıksız bir EF – az ve orta yoğunlukta – tezahür etmiştir

    b) ES’ler hemen hemen aralıksız – genellikle az ve orta yoğunlukta – tezahür etmiştir

    c) algıları ayırtetme gayreti hemen hemen aralıksız tezahür etmiştir

    d) ES’leri hatıda tutma vardır

    e) ND’ler avcısı, onlar ortaya çıktığı halde, kusursuz işlemektedir

    f) önemli keşifler meydana gelmez

    g) durumların, onlardaki kendi davranışına yapılan keşifleri katmak amacıyla, yumuşak seçmeli bir tetkiki (artı, geçmiş durumların tekrar ele alınması) yapılır

    h) biçimsel pratikler epizodiktir

    i) “yumuşak pratik”in, eğer memnunluk içinde uyuyup kalır, gerileme yaşamak alışkanlığına kendini kaptırırsan, her an gerçek bir gerilemeye getirebileceği açıklığı sürdürülür

    k) yeni sevinçli arzular, yeni gayretlerin meydana gelmesine karşı dikkatlilik daimi seviyede tutulur.

     

    Gelişme yörüngesinin mevcudiyetine dair açıklık, onu incelemek arzusu, onun aşamalarını ayırtetme, gözlemleme, inceleme tecrübesi – bütün bunlar bir “impuls”un – bu aşamalara karışmak, onlara yeni elemanlar katmak, gayretlerin etkililiğini artırmak amacıyla yörüngeyi değiştirmek sevinçli arzusunun – oluşmasına getirir.

    Çapraz impuls”: devrenin sonunda bir gerilemenin başlayacağının kaçınılmazlığına dair olan açıklığın sonucunda, keşifler kaskadı aşamasında, frontal baskıyı zaman zaman artık yeni hudutlardan yapmak sevinçli arzusu meydana gelir. Bu durumda gerileme özellikle kısa ve küçük oluyor.

     

    06-01-13) Bu ek paragrafta ben, şu ya da bu durumlarda kendilerini etkili göstermiş, fakat önceki paragraflara girmemiş pratikleri yerleştireceğim.

    *) “Bir Milyon ES” – ES doğurmanın bir milyon eylemini yapmak arzusu meydana geliyor, ve bu sa’nın ES’ler ile çok güçlü bir şekilde rezonans edebileceğinin sebeplerinden, şundan ibarettir: böyle, bir uçtan bir uca olan, bir biriktirmenin arzusu, “artık akşam oldu, bugün her halükarda artık .ok iey yapılamaz, yarına bırakayım” gibi şüpheci fikirlerin hücumundan (ve onlardan sonra gelen iktidarsızlığından) ibaret olan yaygın kederlenmelerden birini giderir. Doğurulmuş ES’lerin toplam sayısını biriktirme ve saptama pratiği, ES’leri doğurmanın bir tek eyleminin dahi şevk ve önceden tatma ile eşlik edilmesine getirir.